AKP İYİ YÖNETİLMİYOR...
Ak Partinin, belki de iktidar olduğundan dolayı çok daha fazla göze çarpan bir özelliği var.O da, parti yönetimindeki aksaklıkların bir türlü önünün alınamaması.
Dünyanın her yerinde, siyasi partilerin bir karar alma süreçleri vardır. İlgili komisyonlar ilk hazırlıkları yaparlar, ardından bir üst komisyonda incelenir. Teşkilatla danışılır ve bütün bu süreçlerden geçtikten sonra, nihayet en üst düzeyde, yani liderlik düzeyinde rötuşları yapılır. Bu şekilde, atılacak adımlar hukuki, siyasi ve gerekiyorsa sosyal ve kültürel eleklerden geçirilmiş olur. Gerektiğinde muhalefetle danışılır.
Mekanizmaları iyi işleyen partiler, parlamentoya bir yasa tasarısı götürdüklerinde yalpalamazlar. Gerektiğinde muhalefetle uzlaşma adına ödün verir, geri adım atar, ancak zikzaklar çizmez.
AKP’nin böyle bir hastalığı var.
Biri ortaya bir fikir atıyor, haydii koşturarak, yeterince düşünülmeden edilmeden bir heyecandır başlıyor veya Başbakana birileri yolda giderken bir şeyler söylüyor, o da dönüp etrafındakilere “ iyi fikir, bir şeyler yapalım" diyor. Sanki Allahın emriymiş gibi, hemen bir şeyler çiziktiriliyor.
Sonra?
Sonrasında bir karmaşadır gidiyor.
Yanlış cümleler, gereksiz kelimeler, yasalara aykırı düşen düzenlemeler.
Hemen aklımıza gelenleri sıralayalım da, hatırlayın.
2004 yılındaki zina yasa tasarısı, Brüksel’de Verheugen’in ısrarlı uyarıları olmasa yasalaşacak ve AB projesini engelleyebilecekti. Başbakan son dakikada ikna oldu da, yarı yoldan dönüldü.
Son Anayasa hazırlığında, başörtüsü konusunda önce MHP ile anlaşma yapıldı, sonra geri dönüldü. Başörtüsü-Türban tartışmalarında, önce dikkat edilmedi, sonra çene altından bağlama formülü icat edildi.
Durmadan zikzak yaşadık.
Kötü yönetim ve beceriksizlik veya deneyimsizlik konusundaki son iki örnek, 301 ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisindeki son bildiri tartışmasıdır.
301’de BİLE YETERİNCE
HAZIRLIK YAPILMAMIŞ
301 inci madde tartışmaları 2.5-3 yıldır sürüyor. Bu süreç içinde de herhalde binlerce yazı yazılmış, son derece yoğun tartışmalar yapılmıştır.Ancak anlaşılan o ki, bu tartışmalar hiç dikkate alınmamış. AKP’nin yasa hazırlama mekanizması bulunmadığından dolayı, yine özensiz bir taslak çıkmış.
Eminim daha önce de kendi aralarında tartışmışlardır, ancak tasarı açıklanınca öyle ciddi hatalarla karşılaşıldı ki, hayretler içinde kalındı. “ Soruşturma” yerine “kovuşturma” kelimesinin kullanılması, dava açılması için C.Başkanına yetki verilmesi üzerine, TBMM Başkanı Toptan’ın “yapmayın etmeyin, hata edersiniz” diye uyarısı, Başbakan’ın bunun üzerine, “hayır, biz böyle daha doğru olacağına karar verdik” açıklaması, Cumhurbaşkanı’nın nezaket icabı fazla ses çıkarmamakla birlikte, rahatsızlığını Köşk çevreleri aracılığıyla hissettirmesi, parti içindeki iletişimsizliğin veya yönetimsizliğin en açık belirtileridir.
AKPM BİLDİRİSİ DE TİPİK
BİR DENEYİMSİZLİK ÖRNEĞİ
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisindeki son bildiri de, beceriksizlik demek istemesek dahi, bu partinin deneyimsizliğinin en son örneğidir.
Eğer AKP’den veya AKP’nin taşeronluğunu yapan Azeri delegasyonundan bu yolda bir talep gelmeseydi, AKPM harekete geçmezdi. Bu tip kararlar daima Meclis üyelerinden gelir.
Eğer son bildiri olayı böylesine kavruk ve karmaşık duruma düştüyse, bu tamamen işin ele alınış şeklindendir. Eğer AKP’liler korkmamış olsalar, aksine ortaya çıkıp “evet biz istekte bulunduk” deselerdi, bu durumlarla karşı karşıya kalınmazdı. Üstelikte korkacak hiçbir neden yoktu. Zira, yarın ki yazımda anlatacağım, AKPM’ nin işi parti kapatmalarına tepki göstermektir. Ayrıca Türkiye AKMP’yi daima kullanmıştır.
AKP iyi yönetiliyor olsa, genel bir stratejisi bulunsa böyle komik durumlara düşmezdi.
Başbakan Erdoğan medya’ya kızacağına, partisini bir revizyona tabi tutsa çok daha yerinde bir adım atmış olur.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|