Mehmet Ali Birand
 
ANKARA’NIN TUZU KURU...
 
 

ANKARA’NIN

TUZU KURU...

 

Kriz tartışmalarının başladığı günlerden bu yana, bilmem dikkatinizi çekti mi, ancak Ankara’nın tutumu ile başta İstanbul olmak üzere, iş çevrelerinin olaya yaklaşımı arasındaki fark çok çarpıcı.

 

“Ankara” bizim için bürokrat-siyasetçi-asker karışımı bir kavramdır.  Yani, gelirini her ay devletten alan, hiçbir iş kaybetme riski olmayan,  bir kesimdir.

 

“İstanbul” ise,  iş çevrelerinden oluşan bir kavram. İşveren- işçi-esnaf  karışımı, yani risk alan bir kesim. İşverenler en büyük riski olanlar. İşçiler de aynı şekilde, her krizden sert biçimde etkilenen kesim.

 

Anlayacağınız, Ankara  halkın gözünde “tuzu kuru” insanlardan oluşuyor. İstanbul ise, elini taşın altına sokan insanları temsil ediyor.

 

Geçenlerde  Vatan Gazetesi  Ankara temsilcisi Bilal Çetin’in de değindiği gibi, yaşadığımız son kriz  İstanbul  ile Ankara arasındaki farkı çok net şekilde ortaya çıkardı.

 

İstanbul’da heyecan var. Korku, hatta panik var. İnsanların kaygısı çalıştıkları kuruluşların iflas etmesi, kendilerinin de işsiz kalmalarıdır. İşte bundan dolayı, sürekli şekilde iktidarı sıkıştırıyorlar. Biran önce paketin çıkarılmasını istiyorlar.

 

Durum böyle olunca da, medya cayır cayır “kriz geliyor, siz neredesiniz?” yayını yapıyor. İstanbul’a kulak verenler, bir panik havası görüyorlar. Kapalı kapılar ardında harıl harıl kemer sıkmak” için önlemler alınıyor. İşçiler de sıkıntı içinde bekleşiyorlar. Günün birinde kapı dışarı edilip, edilmeyeceklerini hesaplıyorlar.  Atıldıkları taktirde ne yapacaklarını acı acı düşünüyorlar.

 

Ankara ise, bu manzarayı büyük bir soğukkanlılıkla izliyor. Sanki onlar uzayda yaşıyorlarmış gibi bir bakışları var. Hatta bir adım daha atıp, “Bu adamlar –işverenler- devletten, yardım adı altında para koparmaya çalışıyorlar” iddiasında bulunuyorlar. İstanbul’un herşeyi abarttığına inanıyorlar.  İstanbul’u bu ülkenin zayıf halkası olarak niteliyorlar.

 

Ankara ile İstanbul arasındaki bu fark son derece önemli ve bence zararlı. Zira unutmamamız gerekirse,  eğer özel sektör kazanamazsa, bir gün Ankara’dakiler de maaşlarını alamaz bir noktaya gelirler.

 

Ankara, İstanbul ile yanı geminin içinde olduğunu kabul etmediği, özel sektörü “yiyici”, kendilerini de “devletin malını koruyan” olarak gördükleri sürece  düzlüğe çıkamayız.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…