CANIM BİR RÜYA’YI
MAHVEDİYORUZ
VEYA
GÜZELİM BİR RÜYA’YI
EL BİRLİĞİYLE YOK EDİYORUZ
Bambaşka bir Türkiye düşlemiştik. 1 inci ligde oynayan, zenginleşen, dindarlık ile laikliğin çatışmadığı, İslamın demokratik sisteme uyum sağlayabileceğini gösteren bir Türkiye yaratılacaktır. Güzel bir rüya idi...
Bir ara müthiş heyecanlanmıştık. 2004 yılındaki Türkiye, ilk defa önündeki tüm engelleri yıkabilecek ve gerçekten yıldızlaşabilecek bir konuma gelmişti.
Türkiye 2001 krizinde dibe vurmuş ardından kurulan koalisyon (DSP-MHP-ANAP) ile düşe kalka, 2003 kasımına kadar gelmiş ve genel seçmilerde bu tip koalisyonlardan bıkan Türk halkı birden bire yeni birini denemeye karar vermişti. Eskiler çöpe atıldı ve süpriz şekilde erdoğan’ın AKP’si iktidar oldu.
2004’ten 2007 yılına kadar ki dönemde bambaşka bir Türkiye gözledik.
Yıllar boyunca önünü kapatan, ekonomik ve uluslararası ilişkilerindeki engelleri aşan, tabuları yıkan bir Türkiye vardı. Kıbrıs sorununu çözen, Kürt sorununa farklı bakan bir Türkiye idi bu.
Avrupa Birliğine doğru koşan, az gelişmişlik zincirini kırmış, 1 inci ligde oynamaya başlamış, halkına artık fakirlik edebiyatı değil, zenginlik hikayeleri anlatılan bir Türkiye’de yaşamaya başlamıştık. Durmadan, kötü kaderden söz etmek, “batsın bu dünya” şarkıları söylemek yerine, herkesin zenginleşme ümitlerinin arttığı bir ortama girmiştik. Ülkeye yabancı yatırım yağıyor, özelleştirdme tüm engellere rağmen yürüyordu.
İktidar, dindar kesimden geliyordu, ancak sembolleşmesine rağmen türban için toplu bir uzlaşı arıyor, zorlamaya girmiyordu.
Muhafazakardılar, ancak Türkiye’yi bir İslam Cumhuriyetine dönüştürme niyetleri gözlenmiyordu.
İlk defa, Orta Doğu’da ve Avrupada aynı dikkatle izlenen ve saygı duyulan bir Türkiye doğmuştu. Zorlamalar yerine, uzlaşı çabaları ön plandaydı.
Acaba bir rüya mı görüyorduk, yoksa gerçek miydi?
Herşey, Çankaya savaşlarıyla başladı. Bir kesim türbanlı türbanlı first lady’i hazmedemedi.
Ardından, 22 temmuz seçimleri sonucu geldi. Bu defa zafer sarhoşluğu diğer kesimin başına vurdu. Bardağı taşıran damla, türban’ın serbest bırakılması girişimi oldu.
Her cephede savaş başladı.
Olan, rüyamızda gördüğümüzü sandığımız Türkiye’ye oldu.
Yazık ettik.
İktidar da yanlış olnadı. Hoyratlık etti. Muhalefet de hoyratlık etti.
Hep birlikte, züccaciyeci dükkanına giren filler gibiyiz. Mücadele bittiğinde, geri dönüp bakınca etrafı nasıl kırıp döktüğümüzü göreceğiz, ancak iş işten geçmiş olacak...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|