Mehmet Ali Birand
 
BİZİM AŞİRET REİSLERİ BEYAZ SARAY’DA !
 
 

BİZİM AŞİRET REİSLERİ

BEYAZ SARAY’DA !

 

Eğer gerçekleri göremezsek, kabul edilmesi ne kadar güç olursa olsun değişen koşullara

 uyum gösteremezsek, hiçbir yere varamayız.

              

İşte bu çerçevede, artık Kuzey Irak’taki oluşuma ve bu oluşumun liderlerine bakışımızı ve yaklaşımımızı değiştirmenin zamanı geldiğini kabul etmemiz gerekmektedir.

              

Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, Kuzey Irak Kürtlerinin iki lideri vardır. Biri Mesud Barzani, diğeri de Celal Talabani’dir. Ancak bizim lügatimizde bu iki lider  hiçbir zaman Aşiret Reisi olmanın ötesine geçememiştir. Aşiret Reisliği kötü bir şey değildir, ancak bizim kullanış tarzımız son derece aşağılayıcıdır.

              

O kadar ki Türkiye Cumhuriyeti , bu iki lideri  uzun yıllar boyunca muhatap dahi kabul etmemiş, sınır bölgelerindeki Kaymakam veya MİT temsilcilerinin ötesinde  resmi hiçbir  yetkilisiyle görüştürülmemiştir.

 

Ne zaman ki Turgut Özal 1980’lerin ikinci yarısında bazı gerçekleri gördü ve Barzani ile Talabani’yi  gerçek yerlerine yerleştirip lider muamelesi yapmaya başladı, ilişkilerimiz değişiverdi. Ancak bu da pek uzun sürmedi.

 

İşimize geldikçe bu iki “Aşiret Reisinin” sırtını sıvazladık,  PKK’yı kovalasınlar diye silah, ihtiyaçları olduğundan değil de, simgesel anlamı olduğu için, jest olsun diye  pasaport verdik.

 

Sonra, konjonktür değişince, işimiz bitti ve yine sırtımızı döndük. Hiçbir zaman sorunlarını veya politikalarını anlamaya çalışmadık. Hep kuşkulu, sabıkalı bir düşman gibi gördük.

 

Sonra bir gün bir de baktık, dünya değişmiş, koşullar tümüyle başkalaşmış ve dünkü Aşiret Reislerinden biri Irak Cumhurbaşkanı , diğeri de Kuzey Irak Kürt Bölgesi Yönetim Lideri olmuş. Her ikisi de sık sık Beyaz Saray’da Başkan Bush tarafından kabul edilir duruma gelmişler.

 

Barzani’nin dünkü Beyaz Saray ziyareti ve Başkan Bush ile görüşmesi, neresinden bakılırsa bakılsın bize bazı mesajlar vermelidir.

 

Bundan dolayı, kendi kendimize bazı soruları sormamız gerekiyor.

 

Kuzey Irak’ın bizim için ne kadar önemli olduğunu ve PKK’nın oradaki varlığına son verebilmek için, artık bizim de tutum değiştirerek, gerçekleri iyi görerek hareket etme zamanının geldiğini içimize sindirmeliyiz.

 

PKK,K.IRAK’TA KALDIKÇA

TERÖR AZALMAZ...

 

Unutmayalım ki, PKK Kuzey Irak’ta kaldığı sürece, ülkemizdeki PKK teröründe yavaşlama yaşanamaz. PKK, K.Irak’tan çıkarılsa dahi terör bitmez, ancak Kandil ve diğer kampların kapanması durumunda PKK’nın faaliyetleri büyük darbe yer.  Terör yaşanabilir düzeye düşürülebilir.

 

PKK’yı Kuzey Irak’tan etkin biçimde çıkarmanın tek yolu da, Barzani ile anlaşmaktan geçmektedir. K.Irak’ı istila edemeyeceğimize, Kandil’i ve geri kalan kampları dev bombardımanlarla yok edemeyeceğimize göre,(zira buna kimse imkan vermez) geriye kalan tek opsiyon Barzani ile anlaşmaktır.

 

Bunu da, tehditlerle değil, karşılıklı uzlaşılarla gerçekleştirebiliriz.

 

Ne Barzani, ne de Talabani artık basit birer Aşiret Reisi değiller. Özellikle bu bölgenin konjonktüründe Uluslararası rol oynayan iki liderden söz ediyoruz. Onlardan bizi nasıl anlamalarını bekliyorsak, bizim de onları anlamamız ve ihtiyaçlarına yanıt vermemiz gerekir.

 

Bazı konularda anlaşamayabiliriz. Önemli olan, anlaşabildiklerimizi ön plana çıkarmak, anlaşamadıklarımızla yaşamayı öğrenebilmemizdir.

 

PKK’NIN KUZEY IRAK’TAN ÇIKMASI İÇİN

ANAHTAR BARZANİ’DEDİR

 

Ankara ile Erbil arasındaki ilişkilerde, özellikle son aylarda ilginç bazı gelişmeler yaşanıyor. Ne olduğu ve işin nereye doğru geliştiğini söylemek için henüz vakit erken, ancak tünelin sonunda ışık var.

              

Beyaz Saray’daki son görüşmede, Washington’un da bu yakınlaşmaya destek verdiği biliniyor. Ancak yine de daha gidilmesi gereken son derece uzun ve önemli bir yol var.

              

Sadece kendi isteklerimizin kabul edilmesi değil, karşı tarafın isteklerini de dikkate aldığımız taktirde bir noktaya varabiliriz.

              

Zaten PKK’nın son haftalardaki sinirliliğinin altında da aynı gerçek yatıyor. En büyük korkuları, Ankara ile Erbil’in anlaşması ve Kuzey Irak’taki kampların kapanmasıdır.

              

Artık duygularla veya hurafelerle değil, akılla hareket etme zamanımız geldi galiba...                          

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…