AKP, MAĞDURİYET
ZIRHINI KAPTIRDI...
Son yazımda, birşeyler olduğunu ancak işin içyüzünü tam anlamıyla çözemediğimi, yazmıştım.Araya hafta sonu girdi. Olayla ilgili olarak bazı yeni bilgiler basına yansıdı ve toplumun nabzını biraz daha iyi tutabildim.
Cumhuriyet Gazetesi’ne ziyarete gittim.
İlhan Selçuk beyin tutuklanmasına karşı dayanışmamı göstermek istemiştim. Oradaki tansiyonu gözledim. Ziyaretçilerin heyecanını paylaştım.
Kemal Alemdaroğlu’nun evini aradım. Duygu ile konuştum. Ailenin şaşkınlığını açıkça hissettim.
Aslında ben de çok şaşkındım.
Diğerlerini bilemem, zira tanımıyorum. Ancak Kemal Alemdaroğlu ve İlhan Selçuk’un teröre teşvik vermek, komplo kurdurmak, çete oluşturmak gibi konulara karışmış olabileceklerine beni kimse inandıramaz. Her ikisi de, bu ülkenin önemli fikir adamları arasındadırlar. Bu fikirleri beğenmeyebilirsiniz, ancak onların bu fikirlerini, itilip kakılmadan, sabahın köründe karakollarda süründürülmeden açıklamalarına da kimse engel olamaz.
İnşallah polis, bu kişilere uyguladığı yöntemi haklı çıkaracak somut verilerle ortaya çıkar. Aksi halde bu ayıbı yerde bırakmamamız gerekir. Üstünü kapatıp, başımızı çevirmemeliyiz. Zira bugün onlar ise, yarın bizler veya sizler de aynı muamele ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Yapılan bir zalimliktir.
İnsanlık dışı bir muameledir.
Bu köşede daha bir hafta önce parti kapatılmasına karşı çıktığımı okudunuz. Bugün de, Selçuk ve Alemdaroğlu başta olmak üzere, farklı düşünen kişilere yapılan kötü muameleye karşı duruşumu okuyorsunuz.
ŞİMDİ GELELİM, KİM
MAĞDUR KİM DEĞİL,
TARTIŞMASINA
14 mart cuma gününün hatırlayın.
AKP’yi kapatmak üzere, Yargıtay Başsavcısının başvurusu şok yaratmıştı.
Onu izleyen günlerde de, AKP kamuoyunun önemli bir bölümünün gözünde mağdur konumundaki bir partiydi. İddianame, bir dizi açıklamaların alt alta yazılmasından derlenmiş gibi görünüyor ve Başsavcının yetkilerini çok abartılı kullandığı ileri sürülüyordu. Toplumun diğer kesimi ise, bu davanın açılmış olmasını alkışlıyor ve ülkenin geleceğini yargının kurtaracağını düşünüyordu. Ancak olayın genelinde, mağduriyet etiketi AKP’ye takılmıştı.
Genel seçimlerden önce askerin 27 Nisan muhtırası ile başlayan, Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararıyla devam eden mağduriyetler dizisi genel seçimlerde, AKP’ye büyük bir kazanç sağlamıştı. Partinin yükselişi durdurulamamıştı.
Şimdi de yargı harekete geçiyordu.
Dava ile mağduriyet etiketi tekrar AKP’nin yakasına iğneleniyordu. Çok kimseden aynı değerlendirmeyi duyar olmuştuk: Bu dava AKP’yi daha da büyütecektir...
İşte bütün bu tartışmaların tam ortasında ve aradan bir hafta geçmeden ikinci bomba patladı ve Ergenekon soruşturması çerçevesinde İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu başta, 12 yeni gözaltı yaşandı.
Özellikle Selçuk ve Alemdaroğlu’nun isimleri şok dalgaları yarattı. Daha da önemlisi, gözaltına alınma koşulları insanları isyan ettirdi. Toplumun büyük bir kesiminin sempatisi bu kişilerden yana değişti.
Mağduriyet etiketi bu defa AKP’nin yakasından alındı ve Selçuk ile Alemdaroğlu’nun yakalarına iliştirilirken, Ergenekoncular da bundan nasiplerini aldırlar..
Mağduriyet unsuru cephe değiştirdi.
Bilmem bu gözlemlerime katılıyor musunuz ?
Savcıların bu girişiminin Başbakan tarafından veya AKP tarafından başlatıldığı ileri sürülemez. Her ne kadar fatura Erdoğan ve AKP’ye kesildiyse, davaya karşılık intikam almak için böyle bir adım atıldığı ileri sürüldüyse de, bana pek mantıklı gelmiyor.
Bundan dolayı, bu işin içinde başka birileri, başka parmaklar var, demek geliyor içimden. Hesaplar tutmuyor. AKP, neden kendi bindiği dalı kessin ?
Acaba laik-anti laik kesimleri daha sıkı birbirine düşürmek isteyenler mi bu oyunu hazırladılar ?
Gördüğünüz gibi, müthiş bir komplo teorisine daldık gidiyoruz. Ben bile, inanmamama rağmen komplo senaryoları yazmaya başladım.
Yoksa, komplo oyunlarını bir yana bırakıp, bütün bunların tamamen bir tesadüften kaynaklandığına mı inanalım ?
Neye ne kadar inanacağımı artık bilemiyorum.
En iyisi oyunun sonucunu beklemek galiba.
Şu Türkiye ne zor bir ülke değil mi ?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|