DARBE İSTEYENLERİ DE
GAYET İYİ ANLIYORUM...(!)
Birbirimizi belki sert şekilde eleştiriyoruz, ancak Türkiye’de Askerin her konuda sözünün dinlenmesini, gerektiğinde darbe yapmasını savunanlar ile benim gibi, Asker’in politikadan uzak durmasını arzulayanların ortak bir yönleri var: Ülke geleceğini düşünmek...
Her iki cephe de bulunanlar, Türkiye’nin kendi düşündükleri biçimde daha çabuk, daha kolay ve daha güvenceli şekilde gelişeceğine inanıyorlar.
Kısaca “darbeciler” diye adlandırdığım bu çevreler (içlerinde çok iyi tanıdığımız köşe yazarları, diplomatlar, siyasiler, bilim adamları ve tabii bazı subaylar da vardır) Türk toplumuna güven duymazlar. Mutlaka kendilerine göre de haklı nedenleri vardır. Toplumun kolaylıkla etnik (bu kelimeden Kürt anlayın) bir kavga içine sürüklenebileceğine inanırlar. İçerde hainlerin bulunduğu, dışarıda da ülkeyi bölmek isteyenlerin fırsat kolladıkları konusunda kesin bir kanaatleri vardır. Aynı şekilde, toplumun büyük bir bölümünün kolaylıkla köktendincilere teslim olacağından, ülkenin Şeriat düzenine kayacağından ve Ankara’da Din devleti kurulacağından emindirler.
Bu felaket senaryosunu da, Sivil Toplum Örgütleri veya sivil laik çevrelerin, polisin, yasaların, savcı ve yargıçların engelleyemeyeceği görüşündedirler.
Onlar için Türkiye’nin tek kurtuluşu, Silahlı Kuvvetlerin gerektikçe süngüsünü takması, sesini yükseltmesi ve gerektikçe de müdahele (darbe) etmesinden geçmektedir. Onlara göre, Türkiye, TSK korkusu olmadan doğru yolda ilerleyemez.
Bu grubun arasında, TSK’nın ön planda kalmasından dolayı ekstra yarar sağlamayı düşünenler de var.
Kimi siyasiler, sandıkta kaybettiklerini veya silik kişiliklerini, Asker’in gölgesinde geri almayı umarlar. Kişisel çıkarları için demokrasiyi kolaylıkla harcarlar.
Kimi emekli subaylar, TSK ön planda kaldıkça televizyonlarda, yazılı basında boy gösterebilir, TSK ile irtibat kurabileceği varsayımıyla özel şirketlerin yönetim kurullarına girebilirler.
Kimi köşe yazarı veya televizyon programcısı, Askere şirin görünmek için farklı düşünenlere küfürlü tacizlerde bulunup reyting kazanmayı planlar.
Ancak bu saydıklarım azınlıktadırlar.
BEN İSE TÜRK
HALKINA İNANIYORUM...
Ben ve benim gibi düşünenler de, diğerleri gibi Türkiye için didiniyoruz. Tek farkımız, toplumun sağduyusuna, Sivil Toplum Örgütlerine ve en önemlisi Türk halkına güvenmemiz, görüş ayrılıklarının tehlike değil, zenginlik getireceğine inanmamızdır.
Bu ülkede kimsenin Laik-Demokratik sistemi değişteremeyeceğine, vatanı bölemeyeceğine, bunu deneyecek olanların karşısına dikileceğimize ve Türkiye’nin geleceğinin Atatürk’ün işaret ettiği gibi Batı’da (yani AB’de) olduğuna inanmamızdır.
Farkımız inançlarımızdan kaynaklanıyor.
Hedefimiz ise aynı...
Biz, geleceği parlak, bugünün dünyasına uyumlu, barış içinde yaşayan zengin bir Türkiye düşünüyoruz.
Onlar, bugünün dünya koşullarına tamamen ters düşen, zorlama ve baskıya dayanan bir yaşam tarzı öneriyorlar.
Seçmek sizlere kalıyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|