Mehmet Ali Birand
 
ASIL MEDYA KK’YA UYUM SAĞLAMALI
 
 

ASIL MEDYA KK’YA

UYUM SAĞLAMALI

 

Türkiye -çoğumuz farkında değiliz, ancak- hızla değişiyor. Özellikle Kopenhag Kriterlerine uyum fırtınası sırasında toplumun uzun süredir sesiz  kalan önemli bir kesiminin gözü açıldı. Artık eski alışkanlıklardan vazgeçiliyor, eski tabular yıkılıyor. Daha gidilecek çok yolumuz olmasına rağmen, olaylara bakışımız değişim sinyalleri veriyor. İlk defa konuştuğumuz konular farklılaşmaya başladı. Olayların perde arkası, yorum ve analizini öğrenme isteği arttı. Yıllar geçtikçe bu değişim daha da hızlanacak.

 

Ülkenin genelinde böyle bir rüzgar eserken, hayatımızın en önemli parçası olan, hergün birlikte kalkıp birlikte yattığımız Medya’nın durumu ne?

 

Bence içler acısı...

 

Kopenhag Kriterlerine uyum sağlanması için “denetimcilik-gözlemcilik” yapan veya “eleştirileriyle” gelişmelere yön veren Medya, tek kelimeyle dökülüyor.

 

Devletin nasıl uyum sağladığını gözleyip, eleştireceğimize, KK’ya asıl kendimizin uyum sağlamamız gerektiğini bir türlü göremiyoruz.

 

HERŞEYİN ZARFINA

ÖNEM VERİYORUZ

 

Avrupa basını ile bizim aramızda öylesine farklar var ki, Kopenhag Kriterlerini uygulayamadığımız taktirde müzakereleri sağlıklı şekilde yürütmemiz imkansızlaşır.

 

  1. Dikkat edecek olursanız, olayların genelde zarfıyla ilgileniyoruz. İçeriğine pek yer vermiyoruz. Uluslararası medya’da da olayların zarfına önem veren veya yer verenler vardır, ancak bizdeki kadar değildir.

En basit  örneğini, Başbakanın son  Suriye gezisinde gördük. Türkiye’nin en önemli komşularından  birine gidiliyor ve büyük basının manşetlerinde “kötü çalınan İstiklal Marşı ve yanlış bayrak”tan başka  konu yok. Yanlış çalınan İstiklal Marşı ve hatalı bayrak basit bir hatadır. Ona da yer verilebilir, ancak tek konu yapılmaz. Türkiye-Suriye ilişkileri, bu kadar basit bir hatadan kaynaklanan  bir olayın gölgesinde kalabilir mi?

 

  1. Medyamızda hala, doğruluğu yeterince kontrol edilmiş, her yönü incelenmiş haber yazılmıyor. Olayın derinine inilen bir yorum veya analize rastlanmıyor. Herşeyi düzeysel, kulaktan  dolma, incelemeden ve hafif yönünden alarak kamuoyuna yansıtıyoruz.

 

  1. Diğer bir kriter de kameramanlarımız ve foto muhabiri arkadaşlarımızla ilgili. Avrupa’daki uygulamalara bakın, bir de bize bakın. Hangi toplantıya giderseniz gidin, hele  Başbakan, Bakan veya üst düzey bir şöhret oldu mu, kıyametler kopar. Tam bir kamera terörü eser. Üst üste çıkmış, birbirini ezen, bağırış çağırış, haykırma hatta küfürleşerek çalışan kameraman ve foto muhabiri ordusu görürsünüz. Bir bölümü düzgün olsa dahi, kimi sakallıdır, kiminin üstü başı dökülür.

 

Bu manzaralardan, kendilerinin de rahatsızlık duyduklarını çok iyi biliyorum. Ancak bir türlü kendi aralarında bir disiplin kuramadıklarından dolayı, özellikle Avrupada çalıştıkları  zaman müthiş  rahatsızlık yaratıyorlar.

 

SORUMLULAR ÜST

YÖNETİCİLERDİR

 

Bu yazıya bakıp, benim muhabirleri veya kameraman-fotoğrafçıları eleştirdiğimi sanmayın.

 

Bende muhabirlikten geldiğim ve hala muhabirlik yaptığım için tümüyle konuşuyorum. Sorunlarını çok iyi biliyorum.

 

Balık baştan kokuyor. Uluslararası medya kurallarını muhabirlerine uygulatması gerekenler, genel yayın yönetmenleri, yazı işleri müdürlüri, servis şefleridir. Onlar ne kadar titizlik gösterir, neyi nasıl isterlerse muhabirler ona göre haber yazar, ona göre tutum alır.

 

Aynı şekilde bir diğer sorumlu kesim, kamera ve foto çekimlerinde kural  koyması gerekirken hiç oralı olmayanlardır.

 

Yukarıda saydıklarım uygar ülkelerde uygulanan en basit kriterlerdir. Ancak bu kriterlere uyum sağlanması da gereklidir.

 

Kopenhaf Kriterlerinin İnsan Hakları, demokrasi veya hukukun üstünlüğü bölümleri kadar, medya’yı kapsayan “genel davranış ilkeleri”de önemlidir. Üstelik, bu kriterlerin uygulanması, bize toplum olarak  büyük yarar sağlayacaktır. Önümüzdeki 10 yıl müzakerelerle geçecektir. Biz (tüm medyadan söz ediyorum) kendimize reform programları uygulamaz, temel kriterleri devreye sokmazsak, bu ülke AB müzakerelerini tamamlayamaz.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…