TÜRKİYE GEÇ KALMANIN
CEZASINI ÇEKİYOR...
Bu konuya daha önce Erdal Güven başta olmak üzere birçok yazar değindi, ancak ben de tekrarlamak istiyorum.
Türkiye, Annan planı çerçevesinde varılacak anlaşmanın, AB müktesebatının bir parçası, yani Anayasası gibi nitelenen Birincil Hukuk çerçevesine oturtulmasını istiyor. Bunun anlamı şu: Anlaşma, Birincil Hukuk haline sokulursa, ilerde ne AB Adalet Divanı, ne de Avrupa Mahkemesi, plana konulan istisnaları bozamaz. Yani anlaşma ilerde delinmez.
Bu nasıl olur ?
Kıbrıs’ta varılacak anlaşma, 25 ülke parlamentolarından geçip kabul edilirse, Birincil Hukuka girer. Ancak bunun da riskleri var. Parlamentolardan birinin reddi durumunda bütün anlaşma bozulur.
Bütün güçlüklere rağmen, Türkiye her kapıyı çalıyor. AB’yi uyarıyor. Başbakan Erdoğan başta, yetkililerimize verilen yanıt- kimi zaman açıkça, kimi zaman üstü kapalı – şöyle oluyor:
“Bugüne kadar neredeydiniz? 2002 Kopenhag doruğu sırasında bu anlaşma ilke olarak imzalansa, hiç değilse Mart 2003’te Denktaş tarafından reddedilmeseydi, Annan planı tümüyle Kıbrıs’ın katılma anlaşmasının içine girecek ve ülke parlamentolarından geçip, sizin istediğiniz gibi AB müktesebatına dahil edilecekti. Şimdi artık hem zaman yok, hem de 15 üyeli AB 25 üyeye çıkıyor. Yani işimiz daha da güçleşti...”
Anlayacağınız, AB’den alınan yanıtın olumsuzlaşmasının sorumluları, başta Denktaş ve KKTC liderini ikna edemeyen AKP hükümetidir.
Yanlış yerde yanlış şeytan taşlıyoruz.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|