KIBRIS ŞANTAJI
BÜYÜK HATA OLUR
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki, müzakerelerin başlatılıp başlatılmaması tartışmalarında, Kıbrıs yine ön plana çıkıyor.
Bu köşede geçen hafta dikkatleri çekmiştim. Bir yandan, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasını ertelemek isteyenler ve bu fırsatı kullanmak için kampanya açan Rumlar, ağızlarında Güney Kıbrıs’ın tanınması gerektiğini dolaştırıyorlar.
Lahey’deki (Salı günü) son Troyka toplantısında, Güney Kıbrıs’ın tanınması, müzakerelerin başlamasının bir koşulu olarak ortaya atılmadı. Türkiye’nin dikkati çekilmekle yetinildi. Müzakereler başladıktan sonra, Kıbrıs Rum Yönetiminin tanınmasının gündeme geleceği ve mutlaka bir çözüm bulunması gerektiği söylendi.
Avrupa Birliğinin, Kıbrıs konusunda bir şantaj politikası uygulaması beklenemez. Bazı ülkeler, perde arkasında bunu teşvik etseler dahi, çoğunluk farklı düşünüyor.
Tüm AB organlarının bilmeleri gereken çok kesin bir olgu var. Türkiye’de kimse “Kıbrıs’ı resmen tanıyın, ardından müzakereye oturun” şantajını kabul etmez.
Türk hükümeti, bir çözüm olmadan Kıbrıs’ı tanıyamaz, tanımaz. Böyle bir şantaj, sırf AB ile müzakereye başlamak için kabullenemez.
AB ile müzakerelerin bugünkü gibi, yani Kıbrıs’ı tanımadan sürdürülmesinin zorluğu, hatta imkansızlığı da ortada. O zaman, yapılması gereken, Türkiye’ye baskı yapmak değildir.
Müzakereler başladıktan sonra, BM yeni bir Annan planı veya yeni bir Kıbrıs önerisiyle ortaya çıkar. Her iki tarafın çözüme ulaşması için AB araya girer ve bir sonuca varılır.
İşte böyle bir durumda da, Türkiye Kıbrıs’ı tanır. Yoksa, şantaj kokan tutumların Ankara’da kabul göreceğini beklemek boşunadır.
AB’DE NE YAPACAĞINI
TAM OLARAK BİLEMİYOR
Avrupa Birliğinde de kafa karışıklığı var.
Türikye’ye “Kıbrıs’ı tanıyın, Gümrük Birliğini Güney Kıbrıs’a da genişletin” derken, onlar da bu işin pek kolay geçmeyeceğini biliyorlar. Bir niyet beyanından ileri gidemeyeceklerinin de farkındalar.
Ancak bizim de, müzakereler başladıktan sonra Kıbrıs konusunda yeni bir yaklaşım bulmamız gerekeceğini bilmemizde yarar var. Yaratıcı formüllerle ortaya çıkmalıyız. “Ne yapalım yani, Rumlar Annan planını kabul etselerdi” demek yetmez. Referandum artık geride kaldı. Günün gerçeklerine göre hareket etmek zorundayız. Aksi halde, yine elimiz kolumuz bağlanacak.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|