Mehmet Ali Birand
 
KIBRIS ŞANTAJI BÜYÜK HATA OLUR
 
 

KIBRIS ŞANTAJI

BÜYÜK HATA OLUR

 

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki, müzakerelerin başlatılıp başlatılmaması tartışmalarında, Kıbrıs yine ön plana çıkıyor.

 

Bu köşede geçen hafta dikkatleri çekmiştim. Bir yandan, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasını ertelemek isteyenler ve bu fırsatı kullanmak için kampanya açan  Rumlar, ağızlarında Güney Kıbrıs’ın tanınması gerektiğini dolaştırıyorlar.

 

Lahey’deki (Salı günü) son Troyka toplantısında, Güney Kıbrıs’ın tanınması, müzakerelerin  başlamasının bir koşulu olarak  ortaya atılmadı. Türkiye’nin dikkati çekilmekle yetinildi. Müzakereler başladıktan sonra, Kıbrıs Rum Yönetiminin tanınmasının gündeme geleceği ve mutlaka bir çözüm bulunması gerektiği söylendi.

 

Avrupa Birliğinin, Kıbrıs konusunda bir şantaj politikası uygulaması  beklenemez. Bazı ülkeler, perde arkasında bunu teşvik etseler dahi, çoğunluk farklı düşünüyor.

 

Tüm AB organlarının bilmeleri gereken çok kesin bir olgu var. Türkiye’de kimse “Kıbrıs’ı resmen tanıyın, ardından müzakereye oturun” şantajını kabul etmez.

 

Türk hükümeti, bir çözüm olmadan Kıbrıs’ı tanıyamaz, tanımaz. Böyle bir şantaj, sırf AB ile  müzakereye başlamak için kabullenemez.

 

AB ile müzakerelerin bugünkü gibi, yani Kıbrıs’ı tanımadan sürdürülmesinin zorluğu, hatta imkansızlığı da ortada. O zaman, yapılması gereken, Türkiye’ye baskı yapmak değildir.

 

Müzakereler başladıktan sonra, BM yeni bir Annan planı veya yeni bir Kıbrıs önerisiyle ortaya çıkar. Her  iki tarafın çözüme ulaşması için AB araya girer ve bir sonuca varılır.

 

İşte böyle bir durumda da, Türkiye Kıbrıs’ı tanır.  Yoksa, şantaj kokan tutumların Ankara’da kabul göreceğini beklemek boşunadır.

 

 

 

AB’DE NE YAPACAĞINI

TAM OLARAK BİLEMİYOR

 

Avrupa Birliğinde de kafa karışıklığı var.

 

Türikye’ye “Kıbrıs’ı tanıyın, Gümrük Birliğini Güney Kıbrıs’a da genişletin” derken, onlar da bu işin pek kolay geçmeyeceğini biliyorlar. Bir niyet beyanından ileri gidemeyeceklerinin de farkındalar.

 

Ancak bizim de, müzakereler başladıktan sonra Kıbrıs konusunda yeni bir yaklaşım bulmamız gerekeceğini bilmemizde yarar var. Yaratıcı  formüllerle ortaya çıkmalıyız. “Ne yapalım yani, Rumlar Annan planını kabul etselerdi”  demek yetmez. Referandum artık geride kaldı. Günün gerçeklerine göre hareket etmek zorundayız. Aksi halde, yine elimiz kolumuz bağlanacak.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…