Mehmet Ali Birand
 
ANKARA, YANLIŞ ŞEYTANLARI TAŞLIYOR
 
 

ANKARA, YANLIŞ

ŞEYTANLARI TAŞLIYOR

 

           

Ankara’da garip bir hava esiyor. Kimden kaynaklandığını bilemiyorum, ancak 17 Aralık doruğunda müzakerelerle ilgili olarak açıklanacak kararda, Komisyon’un son raporuna değişiklikler getirilmesine çalışılıyor. Oysa, Hollanda dönem başkanlığı Komisyon raporunu aynen koruyarak, Türkiye’ye 2005 yılı içinde müzakerelere başlama tarihi verilmesi kararında.

 

Dönem başkanlığının etkinliği çoktur. Böyle bir yaklaşımı benimsediği taktirde, bunu diğer üye ülkelerin bozması güçtür. Ancak gelin görün ki, bu yaklaşımı asıl Türkiye bozmaya çalışıyor.

 

Ankara yanlış şeytanları taşlıyor.

 

Net bir tarih almanın herşeyden daha önemli olduğu ya anlaşılamıyor veya bazı bürokratlar yanlış değerlendirmelerle, 17 Aralığı tehlikeye sokuyorlar.

 

Hükümetin AB Komisyonu raporunda değiştirmek istedikleri şunlar :

 

-          UCU AÇIKLIK :

Komisyon raporundaki “müzakerelerin ucu açıktır“ cümlesi Ankarayı rahatsız etmektedir. Bunun AB’deki HAYIR’cıları yatıştırmak ve hiçbir müzakere sonucunun garanti olmadığı mesajını vermek için konduğu görmezden gelinmektedir. Oysa AB’yi kuran anlaşmanın 49 uncu maddesi ve hazırlanan Anayasanın 1.57 (2) maddesi çok nettir: “Genişleme çerçevesinde açılan müzakerelerin tek amacı tam üyeliktir“ der. Yani, Türkiye ile açılacak müzakerelerin hedefinin tam üylik olduğu kesindir. Bunu değiştirtmenin hiçbir anlamı kalmamaktadır. Ancak nedense, Ankara’da bazıları bunu yanlış yorumlamaktadırlar.

 

-          MÜZAKERE YÖNTEMİ:

Belirli konularda müzakerelerin açılış ve kapanışı, Türkiye’nin özel konumundan, büyüklüğünden ve bazı alanlarda AB normlarından çok uzakta bulunduğundan ve daha önceki adaylarla müzakerelerde karşılaşılan sorunlardan dolayı farklılaştırılmıştır. Amaç, müzakereye başlamadan Türkiye ile AB arasında büyük farklılıklar varsa bunların kapatılmasını sağlamak ve uygulama konusunda ilk adımların atılmasını sağlamaktır. Bu yöntem Türkiye’ye önemli avantajlar da sağlayacaktır. Böylece hem yabancı yatırım hızlanabilecek, hem de müzakereler sonucunda hiçbir ülkenin itiraz hakkı kalmayacaktır.

 

-          ASKIYA ALMA:

Olağanüstü bir durumda müzakerelerin askıya alınması da yeni bir uygulama değildir. Slovakya, Bulgaristan ve Romanya ile müzakereler askıya alınmıştır.

 

-          SERBEST DOLAŞIM :

Türkiye bugüne kadar defalarca bu konuda tutumunu belirtmiş ve oldukça uzun bir geçiş dönemine uyacağını bildirmiştir. Bu konu da AB’ deki korkuları yatıştırmak için Komisyon raporuna konulmuştur. Ayrıca, bu sorun müzakereye açıktır. Üstelik, 2030 yılında itibaren Avrupa’nın ,değil kapıları kapatmaya, Türk işçilerine ihtiyaç duyacağını bütün raporlar vurgulamaktadır.

 

-          2014 DEĞİL,2012’de BİTMELİ:

Diğer bir yanlış değerlendirme de, 2014 bütçesine dikkat çekilmesinin, bizim tarafımızdan “müzakerelerin o tarihe kadar süreceği”şeklinde yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Oysa, Türkiye’ye ayrılacak fonların bütçeye konulabilmesi için müzakerelerin 2012’ de bitmesi gerekmektedir.

 

YANLIŞ YAKLAŞIMLA

BAŞKA KOŞULLAR GETİRECEĞİZ.

 

Daha öncede değindim. Komisyon raporunda değişiklikler yaptırmanın en büyük sakıncası, Pandora kutusunun açılması ve içine bu defa istemediğimiz başka unsurların da girmesine yol açmaktır.

 

Türkiye’nin 17 Aralık doruğundan bir tek mesaja ihtiyacı vardır. O da 2005 yılı içinde müzakerelerin başlamasını sağlamaktır.

 

Ankara, önemsiz ve ayrıntıdan öteye geçmeyen değişiklikler yaptırmak için mücadele ederken, asıl hedefini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.

 

Birileri Başbakan ve Dışişleri Bakanının kafasını karıştırmakta veya bu konuyu çok iyi bilen danışmanlar yerine, işi yokuşa sokmaya çalışanlar dinlenmektedir.

 

Yüzdük yüzdük ve işin sonuna geldik.

 

Hiç değilse şu aşamada hata yapmayalım.

Müzakerelere başlamış olan bir Türkiye’nin önünde kimse duramaz ve şu anda titizlik gösterdiğimiz konular kısa bir süre sonra, daha da beter anlamsız bir ayrıntı olarak unutulup gider.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…