DENKTAŞ’IN TEPKİSİ
ANKARA’NIN KOZU OLDU
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tutumu çok ilginç bir şekilde, Türkiye’nin pazarlık gücünü arttırmaya başladı. Bazı okurlarıma ters gelebilir, ancak bu gelişme hemen her geçen gün biraz daha belirginleşiyor.
Denktaş tutumuyla hükümeti ilk günden bu yana hep sinirlendirdi. Kopenhag doruğundan başlayarak, Denktaş ile Tayyip Erdoğan’ın yıldızları barışmadı, zaman zaman medya aracılığı ile birbirlerini iğnelediler, zaman zaman kapalı kapılar ardında laflarını sakınmadılar. Daima saygılı davrandılar, ancak Annan konusunda hiçbir şekilde aynı pencereden bakmadılar.
Şimdi son dönemece doğru ilerleniyor.
Denktaş İsviçre’ye gitmeyerek hükümetin oyun planını bozdu. Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile konuşan herkes, Türkiye’yi yöneten bu iki ismin KKTC Cumhurbaşkanı hakkındaki rahatsızlıklarının farkına varıyorlar.
Bunca gerilime rağmen, hükümet Daenktaş’a “o zaman siz çekilin” demedi. Zira anlaşmanın Denktaş’ın muhalefetine rağmen değil, Denktaş ile birlikte imzalanması isteniyor.
M.Ali Talat’ta istiyor. Tek başına imzalamaktan yana değil.
Serdar Denktaş babası olmadığı gün hükümeti bozacağını açıkça söylüyor.
Rauf Denktaş ismi üstünde bu kadar durulmasının nedeni, çözüm sonrası karşılaşılacak sorunlar. Zira kolay olmayacak. Türk tarafı ne kadar avantajlı çıkarsa çıksın, yine de rahatsızlıklar yaşanacak. Denktaş’ın devrede olması, olası eleştirileri hafifletecek, hem hükümeti hem de Ankara’yı rahatlatacak.
Rauf Denktaş’ta bu durumun farkında. Bundan dolayı itirazlarını yüksek sesle açıklıyor. Ankara’ya baskı yapıyor.
ANKARA ZOR DURUMDA
Denktaş’ın ağırlığı ve referandumu etkileme gücü Ankara’yı ciddi biçimde düşündürüyor.
“Olmazsa olmazlar” konusunda beklentilerinden bir bölümünü dahi karşılayamadığı taktirde, referandumdan EVET oyu çıkarabilmesi son derece güçleşecek.
BM yetkilileri bu durumun ne kadar farkındalar belli değil. Aynı şekilde, Türkiye’nin temel beklentilerinin sağlanması konusunda Ankara’ya destek vaadeden Washington ve Brüksel’in bu vaatlerini ne oranda yerine getirecekleri de bilinmiyor.
Anlayacağınız, İsviçre’ye giderken durum net değil. Herkes kartlarını saklıyor. Son dakikaya kadar da böyle devam edeceklerdir.
İşte böyle bir ortamda, Denktaş’ın itirazları bir yerde Ankara’nın pazarlık gücünü de arttırıyor. Referandumu kazasız belasız atlatabilmenin tek yolu, Denktaş’ı da tatmin etmekten geçtiği için, bu kartın iyi kullanılması gerekiyor.
TÜRK TARAFINDA
HAVA DEĞİŞİYOR
Son pazarlık sürecine girilirken, Yunanistan başta olmak üzere, Kıbrıs’ta çözüm isteyen Washington, Londra ve Avrupa Birliği bir noktaya çok dikkat etmek zorundalar. O da, Türk tarafının ne pahasına olursa olsun İsviçre’ye gitmediği gerçeğidir.
Birkaç ay öncesine oranla, çözüm isteyen çevreler, Rumların hiçbir esneklik göstermemesinden son derece rahatsızlar. KKTC’nin dağılması ve Rumlara teslim edilmesi anlamına gelecek bir çözüm korkusu giderek yaygınlaşıyor. Bundan dolayı da, Güvenlik konusu ve mal-mülk değişimi konularındaki soru işaretlerinin tatmin edilmesi kaçınılmazlaşıyor.
Başından beri yazıyoruz. Bu iş kolay olmayacak. Alışılmış bir düzen değişecek. İnsanlar yerlerinden çıkacaklar ve yepyeni bir yaşama geçecekler.
Rumlar da zorlanacak, Türkler de zorlanacak.
Önemli olan, sonunda Türk tarafını güç duruma sokmayacak bir duruma varılabilmesi.
Bu aşamada artık “Canım dünyanın sonu değil ya, referandumda HAYIR çıkarsa yolumuza devam ederiz” denemez. Çözümsüzlük hem Türk tarafına, hem de Rum tarafına büyük sorun yaratacaktır. Son derece uzun ve çekişmeli bir döneme girilecek. Türkiye’nin iyi giden genel havası dağılacak ve istikrarsızlık gündeme girecek.
Türkiye yakın tarihinin en duyarlı dönemine giriyor.
Hayırlı sonuç dilemekten başka yapılacak bir şey yok. Herşey İsviçre’ye giden heyetimizin becerisine bağlı...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|