Mehmet Ali Birand
 
ERDOĞAN’A GERÇEKTEN HAKSIZLIK MI YAPIYORUZ?
 
 

ERDOĞAN’A GERÇEKTEN

HAKSIZLIK MI YAPIYORUZ?

 

Bir süredir kendi kendime hep aynı soruları soruyorum: Acaba bizler, gerçekten Erdoğan’a haksızlık mı ediyoruz? Bundan önceki Başbakanlara esnek davrandık, sırtlarını sıvazladık da, bugünün  Başbakanına bel altı mı vuruyoruz? Yoksa, Başbakan bizim eleştirilerimizi abartıp bizi korkutmak mı istiyor?”

 

Erdoğan’ı meydanlarda dinlerken, dehşete düşüyorum, bizleri her fırsatta yerden yere vuruyor.  Dinlediğiniz zaman, sanki başka kimselere  yapılmayan bin bir  kampanya açılmış ve baştan  aşağı, yalan dolan  haberlerle Başbakan ve AKP sürekli  yıpratılıyor.

 

Erdoğan, öyle haber ve yorumlara tepki  gösteriyor ki, işaret ettiği  yayınları tekrar  okuyorum, ancak içinde herhangi bir abartı bulamıyorum.

 

Hiç hatalı haber-yorum yok mu?

 

Var tabii... Her defasında da  özür dilenmiş. Gereken düzeltmeler yapılmış.

 

Ancak, Başbakanı bu kadarı tatmin etmiyor.

 

Boykot çağrısında bulunuyor. “Almayın bu gazeteleri” diyor.

 

Geriye dönüp baktım ve daha da beter anlayamadım.  Bununla da yetinmedim, son 50 yılda medyayı yöneten veya izleyen gözlemci konumundaki insanlarla konuştum.  Eski Başbakanlara yapılanların listesini çıkardım. Bambaşka bir manzarayla karşılaştım.

 

Resim///// İNÖNÜ,  hem tek parti şefi, hem de demokrasi sonrası liderliğinde, en çok medyadan şikayet edendi.  Kardeşi Ömer İnönü’ye yönelik  suçlamalara sert tepki gösterirdi.

 

Resim//// MENDERES,’e yönelik medya eleştirilerinin, 27 mayıs  ihtilaliyle  sonuçlandığını hepimiz biliyoruz. Bugünkü uygulamalarla karşılaştırıldığı zaman, solda sıfır kalan DP politikaları medyada müthiş tepki yaratır ve  Adnan Menderes yerden yere vurulurdu. O da, medyaya olan kızgınlığını saklamaz ve tepkisini de çekinmeden gösterir, ancak hiçbir zaman boykot çağrısına kadar gitmezdi.

 

Resim//// DEMİREL de bizlerden  nasibini alan Başbakanlar listesinin başında geliyor. Dış gezilerde  eşi Nazmiye hanımın kuaförü Nur’u da götürmesi  dahi bir skandala dönüştürülmüştü. Demirel herhalde  en fazla karikatürü yapılan, iktidarı yolsuzluk iddialarıyla sık sık suçlanan bir Başbakan olmuştu. Bütün bunlara rağmen, Demirel hiçbir zaman medyaya saldırmadı. Boykot çağrısı yapmadı. Eleştirileri anlayışla karşıladı. Kimseye kızmadı ve bundan dolayı da gazetecilerin hep dostu olarak kaldı.

 

Resim//// ÖZAL’ın medyadan  çektikleri bilmem burada anlatılabilir mi? Ne davulcu damat kaldı, ne Jaguar Zeki, ne Ahmet ve Efe Özal’a yönelik suçlamalar, ne de Semra hanımın papatyaları... Turgut Özal’ın politikalarına yönelik eleştirilerden çok, ailesi  didik didik edildi.

 

Resim/// ÇİLLER’de, ilk balayı dönemi kapandıktan sonra müthiş bir eleştiri  kapanına sokuldu. Ona yönelik  kampanyanın önemli bir bölümü  Erbakan ile kurduğu ortaklıktı. Türkiye ilk defa dinci bir partiyi iktidara taşımıştı ve bunun faturasını da Çiller’e ödettik.

 

Resim///YILMAZ’ın payına ise, daha çok yolsuzluk dosyaları düştü. ANAP’ın  son dönemiydi ve yolsuzluk söylentileri ayyuka çıkmıştı. Yılmaz ve ANAP, bu medya kampanyası sonucu gömüldüler.

 

HEP AYNI SENARYO

 

Üstelik, bu Başbakanların, Tayyip  Erdoğan gibi, yandaş gazeteleri ve TV kanalları da yoktu. Zavallı Demirel’i bir tek Tercüman destekler, geriye kalan herkes muhalefet yapardı. Ellerinde TRT silahı vardı, ancak o da pek etkili  bir avantaj sağlamazdı.

 

Ayrıca, bugün yaşananlar dahil, Türk siyasi yaşamında hep aynı senaryolar oynanıyor.

 

Partiler ve liderleri muhalefetteyken omuzlarda taşınıyor, medya tarafından  alkışlanıyor. Ardından iktidar olduklarında da, özellikle ilk dönem  ilişkiler çok iyi oluyor.  İkinci dönemlerde ise, kan gövdeyi götürüyor.

 

Erdoğan ile de aynı senaryo yaşanmadı mı? AKP, bugün Başbakan’ın yerden yere vurduğu aynı medya tarafından  omuzlarda taşınmadı mı? Balayı ikinci dönemde ortaya çıkan  türban tartışmasıyla  bitmedi mi?

 

İşte böyle bir bilanço yapınca, AKP liderine hak veremiyorum. Bu medya geçmişte siyasi liderlere ne muamele ettiyse, nasıl bir ilişki dizisi sürdürdüyse, Erdoğan’a da  aynı muameleyi gösteriyor.

 

Asıl aşırı alınganlık  yapan, eleştirilere tahammülsüzlük gösteren Erdoğan’ın kendisi. Üstümüze gelerek susturmaya, korkutmaya çalıştığı apaçık anlaşılıyor. Hem de arkasına aldığı büyük bir yandaş medya ve TV kanalıyla birlikte bunu yapıyor.

 

Ancak unutulmamalı ki,  hancı-yolcu örneğindeki gibi Başbakanlar hep gelip giderler, medya ise hep kalır.

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…