Mehmet Ali Birand
 
2005’TE BİR TARİH YETERLİ
 
 

2005’TE BİR

TARİH YETERLİ

 

17 Aralık tarihi yakınlaştıkça, AB başkentleri arasındaki temaslar da yoğunlaşıyor.

 

Şu andaki son durumu şöyle özetleyebilirim:

 

  1. Türkiye’ye tarih verilmesi konusunda genel bir uzlaşı var. Kararın ertelenmesini ileri süren birkaç ülke var ise de, bu konuda ısrarlı olmadıklarını belli ediyorlar.

 

  1. Asıl tartışmalar, müzakere tarihi üzerinde oluyor. Başta Fransa, bazıları 2005’in ikinci yarısını, bazıları 2006’nın ilk aylarında başlatılmasını öneriyorlar. Fransa’nın ısrarı Türkiye müzakerelerinin 2005’te yapılacak AB anayasası referandumundan sonra başlatılmasından kaynaklanıyor. Türkiye’ye muhalefetin, AB anayasasına olumsuz yansımaması için  böyle bir “ricada” bulunduklarını belirtiyorlar.

 

  1. Birde, 17 Aralık doruğunda yayınlanacak bildiriye, Türkiye müzakereleriyle ilgili olarak  konulacak  görüşlerin pazarlığı yapılıyor.  Bazı ülkeler önemli koşullar getirilmesini, diğerleri Türkiye’ye çok farklı muamele yapılmamasını savunuyorlar.

 

ÖNEMLİ OLAN BİR

TARİH VERİLMESİDİR

 

İşin esası, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlayacağı kesin bir tarihin alınmasıdır.

 

Bu tarih isterse 2005’in Mart’ı, isterse Temmuz’u veya Kasım’ı olsun, hiçbir şey farketmez.

 

Yeter ki, net ve açık bir tarih verilsin.

 

 Müzakerelerin başlaması için yeni bir ön koşul olmasın... Kopenhag Kriterleri dışında yeni isteklerde bulunulmasın...

 

Türk kamuoyunun kabul edemeyeceği, Avrupa Komisyonu’nun son raporunda ortaya koyduğu görüşlerin ötesine geçen kısıtlayıcı unsurlar çıkarılmasın...

 

Türkiye’ye “müzakerelere şu tarihte başlayabiliriz” densin yeter...

 

17 Aralık kararında, canımızı sıkabilecek sözlerle karşılaşabiliriz. Müzakere sürecinin tam üyelik anlamına gelmediği, müzakereler süresinde Kıbrıs ve Yunanistan ile ilişkilerin rayına oturtulması gerektiğine dair uyarılarla da karşılaşabiliriz.

 

Bunların hiçbiri müzakerelere başlamak kadar önemli değildir. Müzakerenin kendi dinamiği içinde ne koşul kalır, ne kısıtlama...



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…