AKP’ nin İSLAM
DÜNYASINA MESAJI
Eminim dikkatinizi çekmiştir. AKP’nin müslüman ülkelerle ilişkisi, beklentilerin ötesinde çok farklı bir çizgi takip ediyor.
Beklenen neydi ?
Özellikle laik çevreler, Erbakan Başkanlığındaki Refah‘ın yaklaşımının AKP tarafından da tekrarlanmasını bekliyorlardı. Erbakan’ın, Başbakan olduktan hemen sonra ilk dış resmi ziyaretini İran‘a yapması, ardından Libya’da Kaddafi’ nin tutumu karşısında sesini çıkarmaması unutulmayan gelişmelerin başında geliyordu. Sadece ziyaret edilen ülkeler değil, Erbakan’ın İslam ülke yöneticileriyle konuşma şekli, onlara hitap ederken kullandığı dil, vücut dili de çok kimseyi rahatsız ediyordu. Türkiye’nin, müslüman ülkelerin karşısında sanki ezilip büzülüyormuş, kendini onlara beğendirmeye çalışıyormuş gibi bir görüntüsü vardı.
AKP liderlerinin geçmişine bakıldığında da, Erdoğan- Gül ikilisinin, belki aynı derecede olmasa dahi müslüman ülkelere yaklaşımlarının pek farklı olmayacağı sanılıyordu. Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün de, müslüman ülkelere sempati dağıtmaları ve ellerinden geldiğince “bizde sizlerdeniz “ mesajını vermeleri bekleniyordu.
Olmadı.
AKP başka bir tutumla ortaya çıktı.
Çok farklı bir söylem geliştirdi.
Abdullah Gül, herkesi şaşırtan çıkışını sadece bir defa değil birkaç defa tekrarladı. Tahran’daki konuşmasında, Kualalumpur ve Amman konuşmalarında konunun altını çizdi.
Tayyip Erdoğan da en son Suudi Arabistan’da aynı temayı sürdürdü.
Her ikisi de, İslam dünyasını sürekli şekilde uyarıyorlar. Mesajları da çok çarpıcı:
- Artık değişmeniz gerekiyor. Sistemi değiştirmediğiniz, demokrasiyi benimsemediğiniz taktirde bir yere varamazsınız. Kendi yarattığınız sistem sizi yok edecektir.
- Batıyı suçlamak yerine, önce kendi evimizi düzene koymamız gerekmektedir. Kendi evimizi düzene sokmadığımız taktirde, toplumlarımızın beklentilerini de karşılayamayız.
- Dini, günlük siyasetin bir parçası konumuna sokmayın. Yapılan hatalar, hatta en masum falsolar dahi dinimize zarar vermektedir. Bundan dolayı dinimizi devlet işlerine, günlük politikalara sokmayın. Dinimizi terör eylemleri ile özdeşleştiren sözler ve tutumlardan özellikle kaçının.
- Türkiye, hem manevi değerleri koruyan, hem de demokrasiyi yaşatabilen bir ülkedir. İslam ile demokrasinin uyuşabileceğini göstermekte, terörle mücadele edebilmektedir.
- Türkiye’nin uygulamaları ve aldığı sonuçlar, İslam ile demokrasinin bir arada yaşaması için ilham kaynağı olabilir.
Anlayacağınız, Erdoğan- Gül ikilisi “Türkiye modeli “ demeden, İslam ülkelerini sürekli şekilde uyarıyorlar. Demokrasiyi benimsemedikleri taktirde, sistem olarak yaşamlarının çok uzun sürmeyeceğini söylüyorlar.
Beklentilerin aksine bir tablo çiziyorlar. Yeni bir çizgi sürdürüyorlar. Takiyye veya bir gösteri uğruna yapmıyorlar. Tabii bizler yine de anlamak istemeyebiliriz. “Bunlar Türkiye’ yi din devleti yapacaklar, kadınlarımızı kör testereyle kesecekler” edebiyatını sürdürebiliriz. Ancak, ortada bir de objektif gerçekler var...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|