ASKERİMİZ AB’ Yİ
GERÇEKTEN İSTİYORSA...
Askerlerimiz AB’yi herkesten çok istediklerini sık sık tekrarlar, hatta aksini söyleyenleri de suçlarlar. Hafta sonu gazetelerinde Ege Ordu Komutanı Hurşit Paşa’nın yaptığı bir konuşmayı okudum. ”Asker AB’ yi istemiyor, diyenler yalan konuşuyor. Ben Ege Ordu komutanıyım. Bana bağlı 10 Birlik komutanı var. Hiçbiri asla böyle bir görüşe sahip olmamış. Boğazın kıyısında oturan bir grup insan, elinde purosuyla bakıyor mavi derin sulara, yazıyor asker AB’ye girmememizi istemiyor, diye... Boğaza bakarsanız yazarsınız.”demiş.
Tolon Paşa’ yı tanırım.
Son derece kibar, görüşleriyle ters düşenleri dahi dinleyen, onlarla tartışabilen nadir insanlarımızdan biridir. TSK adına kimin konuşması gerektiğini iyi bilen, asker disiplinine çok bağlı, gurur duyduğumuz komutanlarımız arasındadır.
TSK’nın AB’yi istediği şeklindeki açıklaması da son derece doğru.
Türkiye’nin batı ile güvenlik ilişkilerini sadece ABD ile sürdüremeyeceğini, özellikle 11 Eylül olayından sonra Ankara’nın Washington’un beklentilerini karşılamasının imkansızlaştığını en iyi görenler de askerlerimizdir. Türkiye’nin uzun vadeli çıkarının, AB içinde yer alıp Avrupa savunma sistemine girmek, aynı zamanda da ABD ile yakın ilişki sürdürmek olduğunu bilirler.
Ancak son zamanlarda bütün komutanlarımızın AB konusunda gereken titizliği gösterip göstermedikleriyle ilgili olarak bazı çevrelerde soru işaretleri yarattığı da bir gerçektir.
Cumhuriyet gazetesine sızdırılan haberler, bir Kuvvet Komutanı’nın bazı gazetecilere -adını açıklatmadan- görüşlerini yansıtması, bu soru işaretlerinin artmasına neden olmuştu. TSK içinde adeta bir çekişme varmış havası yaratılmıştı. Bunun hem ülkemiz, hem de TSK açısından ne kadar tehlikeli olduğu konuşuldu.
Hatta bu yaklaşımlar o kadar rahatsız edici noktaya geldi ki, sonunda Genelkurmay Başkanı “Ordu adına benden başka kimse konuşamaz” uyarısı yapmak zorunda dahi kaldı.
Son olarak Hurşit Paşa’nın açıklamasında kullandığı bazı cümleler, yaptığı bazı siyasi değerlendirmeler ve çeşitli konularda farklı düşünenleri vatan hainliği ile suçlaması çelişki yarattı. İnsanları şaşırttı.
Aynı şekilde, Genelkurmay 2 inci Başkanının, tam AB Komisyon başkanı Prodi’nin resmi ziyareti sırasında bir basın brifingi düzenleyip, yine siyasi konularda politika açıklamaları yapması, “kan dökülebileceği” uyarısında bulunması, üstelik bu brifinglerin her ay tekrarlanacağının söylenmesi soru işaretlerine yenilerini ekledi.
Bu gelişmeleri izleyen birçok kişi, “Asker, politikaların oluşturulmasını sadece sivillere bırakmak istemiyor. Eskiden olduğu gibi, bazı önemli politikalarda sözünün dinlenmesini istiyor ve bunu da açıkça gösteriyor” şeklinde yorumladı.
Genelkurmay’daki basın brifingi aslında, daha önce basına yansıyan ve Kıbrıs konusunda askerin hükümet politikasından memnun olmadığı mesajını veren haberlerin yalanlanması şeklindeydi. Yani bir düzeltme yapılmak, Cumhuriyet gazetesine sızdırılan görüşlerin geçerli olmadığının sinyali verilmek istenmişti. Irak ve Kıbrıs konusunda hükümetle askerin aynı çizgilerde buluştuğu mesajı işleniyordu. Buna rağmen, TSK’nın güvenlik ve savunma konularının dışında siyasi ağırlıklı görüş açıklaması, dışardaki Türk düşmanları tarafından hemen kullanıldı. Türkiye’de asker ağırlığının sürdüğü görüntüsü aleyhimize bir puan olarak yazıldı.
Gerektiğinde TSK’nın görüşünü almak, hükümetlerin en tabii görevidir. Ancak şu sıralarda hem AB, hem Irak, hem de Kıbrıs konularında son derece önemli bir aşamadan geçilmektedir. Bundan dolayı, yanlış görüntü vermekten kaçınmak, duyarlı ve titiz davranmak, özetle KONUŞMAYI sivil otoriteye bırakmak daha iyi olmaz mı ?
Zira unutmayalım ki, AB’den tarih alınamaması bu saatten sonra ülkeyi çok karıştıracaktır.
Kıbrıs’ta 1 Mayıs tarihinin kaçırılması, çok pahalıya mal olacaktır.
Özetle, Hem AB’yi istiyoruz demek, hem de AB’nin tüm kriterlerine ters gelecek yaklaşımlar sergilemek olmaz. Demokrasilerde her farklı görüşü vatan ihanet olarak nitelemek hiç olmaz. Siyasi hükümetler yerine politikalar oluşturup kırmızı çizgiler çizmek kabul edilemez. TSK, artık tutumuyla, söylemleriyle tek bir ağızdan konuşmayı benimsemeli ve kendini herşeyin üstünde görmekten vazgeçmeli. Gerçekten AB’yi isteyen böyle hareket eder.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|