Mehmet Ali Birand
 
CHİRAC İLE MİLYAR DOLARLIK PAZARLIK
 
 

CHİRAC İLE MİLYAR

DOLARLIK PAZARLIK

PARİS.

 

Türkiye’nin Avrupa birliği ile ilişkilerinin en önemli ve en kritik gezisi başladı.

 

Fransayı yöneten elit kesimlerin, Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlaması ve giderek Avrupaya katılması konusunda, diğer ülkelere oranla, son derece keskin ön yargıları var. Tarihsel ve psikolojik nedenlerle, Türklerin Avrupa klübüne girmelerini kabullenemiyorlar. Bu durum da ister istemez hükümeti ve özellikle Başkan Chirac’ı güç duruma sokuyor.

           

Chirac, farklı düşünüyor. Cumhurbaşkanına göre, Türkiye koşulları doldurduğu taktirde Avrupa ailesine dahil olmalı. Ancak bunu kamu oyuna kabul ettirebilmek için, kararın verileceği Aralık ayına kadar kamu oyunu hazırlamak zorunluğunu hissediyor.

           

İşte dün başlayan ziyaretin temel amacı bu...

           

Üstündeki baskıyı azaltabilmek için, önce AB Komisyonunun raporunu bekleyecek. Rapor olumlu çıktığı taktirde, kamu oyuna dönüp “Türkler Kopenhag kriterlerini doldurdular, artık HAYIR yanıtı veremeyiz” diyecek.

           

İkinci aşamada da, Türkiye pazarının önemine dikkat çekecek.

           

Başbakana, Ali Babacan, Unakıtan ve Uluştırma bakanı Binali Yıldırım’nın eşlik etmelerinin nedeni de bu.

 

Türk- Fransız görüşmelerinde, Fransanın Türkiye’ye vereceği yanıttan çok projeler tartışılacak.

           

Chirac, NATO doruğu sırasındaki basın toplantısında tutumunu zaten açıklamıştı. (Yandaki kutuya bakın)

           

Bu sözlerden daha farklı ve yeni açıklamalar beklememek gerekir.

 

ALIŞ VERİŞ PAKETİ

SON DERECE YÜKLÜ

           

Türk- Fransız ekonomik ve ticari ilişkileriyle ilgili paketler ise epey yüklü:

           

UÇAK: Türk Hava Yolları yeni uçak almaya hazırlanıyor. Fransızlar  Airbus’ın tercih edilmesini istiyorlar. Öte yanda ise, THY’nin geleneksel müşterisi olan Amerikan Boeıng firması var. Büyük olasılıkla bu paket ikiye bölünecek ve Airbus ile Boeing arasında paylaştırılacak.

           

ASKERİ YATIRIM: Fransa, Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu çerçevesinde, bu alana büyük projelerle katılmak istiyor. Kara ve Deniz kuvvetlerine ileri teknoloji aktararak ortak yatırımlar yapılmasını planlıyor. Milyarlarca dolarlık bir paketten söz ediliyor. Bu alandaki tek sorun Türkiye’nin ayıracak kaynaklarının çok az olması. Fransa bundan dolayı ortak üretim önerilerine ağırlık vermekten yana bir tutum içinde.

           

ÖZELLEŞTİRME: Fransa Türkiye’deki özelleştirme çalışmalarıyla özellikle ilgileniyor. Yapılan brifinglerde sözü edilen sektörler arasında şunların altı çiziliyor: Nükleer enerji, Bankacılık, Demir Çelik Sanayii, Tütün, Telekom, Medya.

           

Bunlar tek bir ziyarette bağlanacak projeler değil. Ancak karşılıklı olarak niyetlerin belirlenmesi ve mesafe alınıp alınamayacağının anlaşılacağı bir çalışma gerçekleştirilecek.

           

Cumhurbaşkanı Chirac, hem Türk kamu oyuna, hem de kendi kamu oyuna, Türkiye’ye verdiği önemi göstermek için, “çalışma ziyareti” olarak nitelenmesine rağmen, Erdoğan’a B tipi protokol ( A tipi protokol Cumhurbaşkanları ziyaretleri içindir) uygulattı. Örneğin, Devlet VİP’ ine indirildi ve özel törenle, muhafız alayı ile karşılandı.

           

Türk- Fransız ilişkilerini çok yakından izleyenlerin “Chirac’ ın Fransız kamu oyuna yönelik çocuk eğitimi kampanya başladı “ diye niteledikleri bu süreç, bakalım amacına ulaşacak mı ?

ERMENİ BASKISI

SÜREKLİ HİSSEDİLECEK

           

Fransa gezisinin en hareketli bölümünü büyük olasılıkla Ermenilerin yapacaklarını açıkladıkları gösterilerde yaşanacak. Fransadaki etkili Ermeni lobisi, Türkiye’ nin AB’ye yakınlaşması sırasında Ankara’dan birşeyler koparmayı planlıyor. Soykırımın kabulünün imkansızlığını gördüklerinden dolayı, sınır kapısının açılmasından, Türkiye üzerinden uçuşların arttırılmasına kadar bir dizi istekleri var.

           

Türkiye, Ermeni sorununun AB çerçevesine sokulmasını hiçbir zaman kabul etmedi ve bundan sonra da kabul etmeyeceğini belirtiyor. Ancak başının ağrıyacağının da farkında.

           

Özetlemek gerekirse, Başbakanın Paris ziyareti, AB komisyonunun ekim raporu öncesindeki en kritik ve belki de en son ziyaret olacak. Komisyon raporundan sonra,  Ekim- Aralık döneminde ise yeni bir dizi Avrupa Başkenti turu beklemeliyiz.

 


CHİRAC’ IN TÜRKİYE

TUTUMU...

Fransız Cumhurbaşkanı’nın NATO doruğunda Türkiye ile müzakerelerin açılıp açılmaması konusundaki sözleri aynen şöyle idi:

 

Tarihi açıdan Türkiye Avrupalı bir ülke ve 40 yılı aşkın bir süredir Türkiye'ye bu katılım perspektifi tanındı ve tabii Fransa olarak belirtiyorum bunu ve Fransa'da hükümet başkanları, cumhurbaşkanları kim olursa olsun Aynı çizgide devam etti. 1999'da Helsinki Zirvesi'nde bu adaylık statüsü tekrar teyid edildi. ve Fransa Helsinki Zirvesi'nde hem Barnier tarafından hem de Başbakan Jospin tarafından temsil ediliyordu. Bu ilke sorunlarının ötesinde öyle zannediyorum ki bu bütünleşme gayet yerinde. Çünkü burası bir siyasi çıkar. Ekonomik çıkarımız yani Türkiye'nin modern, demokratik ve istikrarlı olması ve 1923'ten beri laikliği seçmiş bir Türkiye'yi bizimle, bizim grubumuzdan saymak son derece önemli. Bu nedenle tabii emsal yaratabilir, örnek teşkil edebilir. Bulunduğu bölgede fakat elbette AB ile bütünleşmeden önce bütün klüpler için aynı şeyler geçerli kurallara uymak gerekiyor. Kurallar da dediğimiz zaman bunlar da Kopenhag Kriterleri. Kopenhag Kriterleri'ne göre  insan hakları, hak ve özgürlükler ve serbest piyasa ekonomisi gibi kuralların yerine getirilmesi lazım. Tabii son yıllarda Türkiye'nin muazzam çabalar gösterdiğini biliyoruz. Özellikle mevzuat anlamında hukuksal alanda ve Kopenhag Kriterleri konusunda. Bunu kimse inkar etmiyor. Bu nedenle Avrrupa Komisyonu Ekim ayında Avrupa Konseyi'ne bir rapor verecek. Türkiye'nin tüm şartları yerine getirip getirmediğini ifade edecek bu raporda. Çünkü "reformlar hayata dönüştürüldü mü" konusunda bir cevap getirecek. Bu konuda benim şimdiden birşey söylemem sözkonusu olamaz.  Eğer Avrupa Komisyonu olumlu bir rapor yayınlarsa o zaman Avrupa Konseyi bu rapora dayalı bir şekilde müzakereleri başlatma kararını verebilecek fakat bu müzakere süresi uzun bir süreli ve zor olacak. Hem Avrupa için hem de Türkiye için. Çünkü tüm alanlarda siyasi ekonomik, kültürel, sosyal alanlarda birlikte çalışmayı öğrenmek zaman gerektirecek. Eğer Komisyon henüz Türkiye'nin hazır olmadığı konusunda tavır takınırsa o zaman Komisyo'nun ne önereceğine bakacağız. Fakat benim şahsi görüşümü belirtmem gerekirse Türkiye'nin gelecekte Avrupa ile bütünleşmesi her iki taraf için de mümkün olduktan sonra artık bu hareketin geri dönülmez bir sürece tekabül ettiğini söylemem gerekiyor.”



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.

 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…