KÜRT VE ALEVİLERE
AZINLIK GÖZÜYLE BAKTIK
AB ilerleme raporu ilk çıktığı gün doğru dürüst okunmadığından dolayı, birkaç günlük rötarla gazetelere yansıdı... En çok üzerinde durulan noktalardan biri de, raporun ilk versiyonunda Kürtler ve Alevilerden “azınlık” diye söz edilmesiydi... Eğer Dışişleri Bakanı Gül “itiraz ettik, onlar da sağolsunlar anlayış gösterdiler ve değiştirdiler” demese, belki bu kadar dikkatleri çekmeyecekti. Gül yanlış bir Türkçe kullanarak, eleştirileri arttırdı.
Aslında bütün bunlar işin dış görünüşü. Olayın bir de gerçek yüzü var.
Biz “azınlık” denilince hemen Lozan anlaşmasına bakarız. Sanki orada yazılan kutsal kitabın emriymiş gibi hareket ederiz. Çok şekilci davranırız. Oysa “azınlık” olmak , “azınlık” hissedilmekte vardır.
İşte bu çerçevede sormak sitiyorum:
Kürtlere yıllar boyunca eşit muamele mi yaptık? Onlara okul, sağlık ocağı, iş mi götürdük?
Dikkat edin, PKK teröristlerine yönelik önlemlerden söz etmiyorum. Genelinde Kürt kökenli vatandaşlarımıza yönelik tutumumuza dikkat çekiyorum.
Kürt olduklarını bile kabul etmedik.
“Siz kimliğinizi bilmiyorsunuz. Kürt değil, sizler dağ Türküsünüz” demedik mi?
Köylerinin Kürtçe isimlerini değiştirmedik mi?
Çocuklarına dahi Kürtçe isim vermelerini engellemedik mi?
Kürtçe konuşmalarını, Kürtçe şarkı dinlemelerini yıllarca yasaklamadık mı?
Güneydoğu’yu özellikle fakir ve cahil bırakmadık mı? Aşiret düzeninin yerleşmesini görmezden gelmedik mi?
Kardeşim, bütün bu kısıtlamaları uygulamak, bir bölüm vatandaşına “azınlık muamelesi yapmak” anlamına gelmez de, ne anlama gelir?
Şimdi kalkıp, “Kürtlere azınlık demek, Türkiye’yi bölmektir” diye AB’yi suçlamayalım.
Kürtleri, kendi gözümüzde, kendi kafamızda azınlık statüsünden çıkaralım. Eşit muamele yapalım. Üstelik, bırakalım “azınlık” statüsüne itiraz etmeyi, Kürtler yapsınlar. Zira azınlık olmak, asıl onların aleyhinedir.
ALEVİLERE DE
AZINLIK GÖZÜYLE BAKMADIK MI?
Şimdi de, gelin Alevilerin durumuna bakalım.
Egemen Sunni çevreler, Alevileri yıllar boyunca kenarda köşede kalmaya zorlamadılar mı?
Diyanet işleri, Alevilerden topladığı vergilerden küçük bir dilimini bile Cem evleri için harcamadı.
Aleviler sürekli itilip kakıldılar.
Ne zaman ki Sunni İslamcılar ön plana çıktılar, bu defa Aleviler hemen “laik düzenin koruyucuları” diye alkışlanır oldular.
T.C. Devleti Sunni’lerle Alevi’leri birbirine vurdutmadık mı? 1970’lerdeki büyük çatışmaları ne kadar unutuverdik.
AB İKİ KONUDA DA
UZLAŞI SAĞLAYABİLİR
Avrupa Birliğini Kürt sorunu ve Aleviler konusunda kötü niyetli olmakla suçlayanlar çok yanılıyorlar. Bizim son derece hayati bir Kürt sorunumuz ve giderek derinleşen bir Alevi sorunumuz var. Eğer Aleviler bugüne kadar silaha el atmadılarsa, bu tamamen yöneticilerinden ve kendi inançlarından kaynaklanmaktadır.
Bu iki sorunu uzlaşı için çözüme götürebilmek, Türkiye’nin AB şemsiyesi altına girmesiyle kolaylaşabilecektir.
Kürtler, AB’nin getireceği “eşit muamele ve kaynakları paylaşma” ilkelerini gördükçe silahtan uzaklaşacak, sistemle uyum sağlayacaktır. AB olmadan, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile başbaşa kaldığı taktirde karşılıklı kuşku ve kaygılar sürecektir.
Aleviler de, yine AB’nin insan hakları ve eşiklik ilkeleri sayesinde, Sunni toplumun tutumunu değiştirebileceğini bilmektedir.
Hiç değlise, her iki kesimde umut etmektedir.
Özetle, AB Türkiye’yi bölmez. Bence AB’siz bir Türkiye bu yaklaşımı sürdükçe kendi kendini böler.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|