Mehmet Ali Birand
 
SORULARINIZA YANIT ARADIM VE BULDUM...
 
 

SORULARINIZA YANIT

ARADIM VE BULDUM...

 

Bu hafta başında Brüksel’deydim. AB Komisyonu Başkanı Prodi’nin bugün başlayacak olan ilk resmi gezisi öncesinde CNN TÜRK’teki MANŞET programı (hergün saat 17.00’de) için söyleşi yapmaya gitmiştim. Fırsattan istifade edip, Komisyonda Türkiye dosyasını elinde tutan üst düzey yetkililerden randevular aldım. Amacım, sizlerden gelen yüzlerce e-posta’daki sorularınıza yanıt bulabilmekti. En çok sorduğunuz soruları bir araya getirdim ve hem Başkan Prodi, hem de kabinesinin önde gelenleriyle konuştum.Aldığım yanıtlardaki ortak noktaları bir araya getirdim. Azınlık görüşleri, kafalar karışmasın diye almadım.

 

Doğrusunu söyliyeyim -Türk olmanın kaçınılmaz kuşkuculuğu yüzünden- Brüksel’e giderken “Tam herşey iyi gidiyordu, hava birden bire Türkiye’nin aleyhine döndü” şeklinde sözler bekliyordum. İşlerin uzun süre iyi gitmesine o kadar alışkın değiliz ki, mutlaka bir aşamadan sonra, birşeylerin kötüleşmesini bekliyoruz. Bu alışkanlık derimize işlemiş. Bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz.

 

Tam aksine, Brüksel’de HERŞEYİN İYİ GİTTİĞİ mesajını aldım.

 

İşte sorularınız ve yanıtları:

 

SORU: AB’ deki genel hava ne? Türkiye’ye tarih verilmesi konusunda bir ortak karar var mı ?

 

YANIT:  Hayır, henüz karar yok. 15 üye ülkede olsun, Brüksel’deki Komisyon’da olsun, Türkiye’deki gelişmeler ilgiyle izleniyor. Notlar alınıyor, ancak henüz kimse kararını vermiş değil. Buna karşın, Türkiye’ye müzakerelere başlama tarihi verilmesi yönündeki eğilim de giderek artıyor. Bunun ipuçlarını görüyoruz. Daha doğrusu, Türkiye’ye HAYIR denilemeyeceği görüşü giderek ağırlık kazanıyor. Şu sıralarda üye ülke Başkentlerinde alt düzeyde (özellikle dışişleri bakanlıklarında) çalışmalar başladı. Bizleri davet ediyorlar ve fikir alış verişi yapıyorlar. Bundan dolayı, genelde nabzın olumlu yönde attığını söyliyebiliriz. Ancak konu henüz üst düzeye, yani liderler düzeyine çıkmadı. Bunun da Haziran ayında ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinden hemen sonra olmasını bekliyoruz.

 

SORU: Türkiye’nin çabaları nasıl değerlendiriliyor ? Eksikler var mı hala ?

           

 

 

YANIT: Türk hükümetinin attığı adımlar çok kimseyi şaşırttı ve tabii memnun etti. Bu kadar hızlı bir uygulama beklenmiyordu. Ankara’nın ciddiyetini ve kararlılığını gösterdi. Zaten bundan dolayıdır ki, AB başkentlerinde Türkiye’nin bu kadar asılması üzerine,  HAYIR denilemeyeceği izlenimi giderek arttı. Şimdi geriye (Anayasa değişiklikleri dışında) en önemlisi uygulama kaldı. Reformları uygulanıp uygulanmadıklarına bakılacak.

 

SORU: Durum böyleyse, Aralık’ta Türkiye’ye mutlaka tarih verileceğini söyleyebilir miyiz?

 

YANIT: Hayır. Zira Ekim ayında Komisyon son raporunu hazırlayacak ve durumun resmini çekecek. Komisyon siyah- beyaz bir rapor yazmaz. Gri rapor çıkarır. Yani, üye ülkelere siyasi manevra marjı bırakır. Şu anda Komisyonun Türkiye’deki gelişmelere bakışı olumludur, ancak son kararı yine de başkentler verecek. Ayrıca unutmayın ki, Türkiye kararı genişlemeden sonra, yani 25 ülkeli bir AB doruğunda alınacak.

                                                 

KIBRIS TÜRKİYEYİ

VETOLAYABİLİR Mİ?

 

SORU: Rumlar veya Yunanistan vetolarını kullanıp kararı engelleyebilirler mi?

 

YANIT: Teknik olarak vetolarını kullanabilirler, ancak Türkiye Kopenhag kriterlerini tamamladığı, hele şimdiki gibi Kıbrıs konusunda adımlarını atmayı sürdürdüğü taktirde, büyük ülkeler Atina ve Lefkoşe’ye veto kullandırmazlar. Özetle, top Türkiye’nin ayağındadır. AB Türkiye’ye oyun oynuyamaz. Verdiği sözde duracaktır. İşki Türkiye koşulları yerine getirip, uygulamayı göstersin. Kıbrıs’ta ciddi müzakerelere girilmesi de, bu konudaki bulutları önemli ölçüde giderecektir.

 

SORU: Türkiye bu tuzaktan kurtulmak için ne yapmalıdır ?

 

YANIT: Özellikle 1 Mayıs’a kadar Kıbrıs’ta ya bir çözüme gidin veya çözüm istediğinizi dünyaya inandırın. Ciddi bir müzakereye girdiğinizi gösterin. Bunu yapabilirseniz, üstünüzdeki baskılar kalkar. Kıbrıs, tarih almanız aşamasında olumsuz bir etken olmaktan çıkar. İnandırıcılığınızın artmasını istiyorsanız, Rauf Denktaş yerine yeni bir müzakereci bulun.

 

SORU: Şimdiye kadar hep Türk tarafını çözümsüzlük istemekle suçladınız. Bundan böyle aynı baskıyı Rumlara yapacak mısınız? Zira çözüm sadece Türk tarafının elinde değil. Görüşmelerde ağırlığınızı koyacak mısınız?

 

YANIT: Evet. Komisyon olarak hem görüşmelerde daha aktif rol oynuyacağız, hem de Rumlara gereken baskıyı yapacağız. Ancak sorun bizden değil, üye ülkelerden kaynaklanacaktır. Onların ne oranda Rumları uyaracaklarını bu aşamada henüz bilemiyorum. Kıbrıs sorunu, başta Prodi olmak üzere çok kişi için bitmiştir. AB açısında bir risk kalmamıştır. Asıl çözümün peşinde koşması gereken sizlersiniz. Bundan dolayı asıl çabayı Türkiye’ nin sarfetmesi gerekecek.

 

 

 

 

 

                                                    TÜRKİYE ÖNÜMÜZDEKİ

                                                     AYLARDA NE YAPMALI ?

 

SORU: Aralık ayına kadar Türkiye en çok nelere dikkat etmeli, neler yapmalı ?

 

YANIT:

 

1.                           Sırada bekleyen Anayasa değişikliklerini yapın. Dini azınlıklarla ilgili olarak gereken kararları alın ve  hem bize, hem de dünya’ya iyi duyurun.

2.                            Kıbrıs’ ta ne yaparsanız yapın ve çözüm istediğinizi dünyaya gösterin.

3.                            Türkiye sorunu şimdi parlamentolara sıçradı. Milli parlamentolar ve Avrupa Parlamentosuna yönelik, bilgilendirme kampanyası yapın.

4.                            Başta Fransa ve Hollanda olmak üzere, Türkiye konusunda henüz kararını verememiş ülkelere öncelik verin. Bu ülke liderlerinin, varsa kaygılarını giderecek, hoşlarına gidecek sözler söyleyin.

5.                           Askerlerinizden, siyasi demeç vermemelerini rica edin. Onların her konuşması çeşitli başkentlerde çok ters yankılar yapıyor.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…