Mehmet Ali Birand
 
KIBRIS’TA ÜMİTLER YİNE ARTIYOR...
 
 

KIBRIS’TA ÜMİTLER

YİNE ARTIYOR...

 

Doğrusunu söyliyeyim, ben bu sonucu pek beklemiyordum.

  

Rauf Denktaş’ın, oğlu Serdar üzerinde gereken tüm baskıları yapacağını ve eninde sonunda koalisyonun kurulmasını engelleyeceğini sanıyordum. Geçen hafta Ada’dan gelen haberler kaygıları arttırıyordu. Denktaş’ın itirazları ve Ankara’daki belli çevrelerin Serdar Denktaş’a telefon baskıları, hükümet kuruluşunu bir ara tehlikeye düşürmedi değil.

  

Serdar Denktaş’a yakın çevrelere göre, Baba Denktaş Ankara dönüşüne kadar hükümetin açıklanmamasını istemiş.  Başbakan ile görüştükten sonra yeniden bir değerlendirme yapılmasını istemiş. Yani Pazartesi gününe kadar beklenmesinde ısrarlı olmuş.

  

Resmen açıklanmayan bu telefon trafiğinin arasında, Dışişleri Bakanı Gül’ün de bulunduğu, onun ise tam aksine koalisyonun kurulması için Serdar Denktaş’ı  teşvik ettiği söyleniyor.

  

Anlayacağınız, Kıbrıs’ta geçen hafta fırtınalar esmiş.

  

Neyse olanlar oldu ve birden bire Kıbrıs’ın önündeki bir engel kalktı.

  

Şimdi bundan sonrası önemli.

  

En güncel sorun, Rauf Denktaş’ın müzakerecilik rolünü ne oranda ve ne şekilde sürdüreceği ile ilgili. Başbakan Erdoğan ile Denktaş arasındaki görüşmelerden sonra söylenenlerden ben pek birşey anlayamadım.

  

Müzakereciliği  hangi koşullarda yapacak?

  

Tek başına mı, yoksa koalisyona katılan parti liderlerinin söylediklerine göre mi hareket edecek ?

  

Baba Denktaş , hükümeti önleyemeyince bu defa müzakerelerin gidişini etkilemek isteyebilir. Buna da kimse itiraz edemez. Hele oğlu Serdar, hiç mi hiç karşı gelemez.

  

Sonra ne olur ?

  

Kısa sürede durum anlaşılır ve yine M. Ali Talat ile kavga başlar.

  

Boş yere zaman harcanmış olur.

  

Zaten bundan dolayı, Cumhurbaşkanının müzakereciliği bırakması gerektiğini yazıp duruyorum.

                                                    

KIBRIS’ IN TUTAR

YANI KALMIYOR

  

Bizler nelerle uğraşıyoruz, gerçekler bizi nereye götürüyor...

  

Kıbrıs’ ın gerçekleri çok iç kapayıcı durumda.

  

Bunu da ben söylemiyorum. Dışişleri Bakanlığının en üst düzeyindeki genel değerlendirme böyle. Eğer acele edilmez ve ciddi şekilde adımlar atılmazsa, Kıbrıs’ı tümüyle kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Sadece kaybetmekle yetinmeyeceğiz, ülkemizin orta ve uzun vadeli geleceğini de ipotek altına sokacağız.

  

Bundan dolayı, artık KKTC’ nin iç politika çekişmeleriyle zaman harcamaya da kimsenin sabrı yok.

  

Tüm demokrasi söylemlerine, ve KKTC’nin kendi iç yöntemlerine saygımız sonsuz. Ancak, 160 bin kişilik bir toplumun liderlerinin kısır politik çekişmelerle 70 milyonluk Türkiye’ye zaman kaybettirmeleri de kabul edilemez.

  

Artık herkezin boyuna göre konuşması, boyuna göre adım atması zamanı  çoktan gelmiş ve geçmektedir.

  

Kimi Asker ile, kimileri de kendi tutucu çevreleriyle oyunlar oynayarak bu ülkeye zarar vermemelidirler.

 

ERDOĞAN, KARARLI

GÖRÜNÜYORMUŞ

  

Ankara’daki Kıbrıs görüşmelerine katılanlar, özellikle de Kıbrıslı liderlerle yapılan toplantıların havasını bilenlerin verdikleri bilgiye göre, Başbakan Erdoğan bir süre öncesine kadar sergilediği belirsiz tutumunu değiştirmiş ve çözümden yana bir tutum benimsemiş.

  

Bu izlenim gerçekten doğru ise veya Başbakan ilerde yeniden tutum değiştirmezse son derece önemli. Zira herşey Erdoğan’da bitiyor. Eğer sıkı durursa, Kıbrıs kurtarılabilir. Eğer her kafadan çıkan sese kulak verip, kapıcının dahi görüşünü müzakere pozisyonuna ekletmeye (!) kalkarsa, bu işin içinden çıkılması imkansızlaşır.

  

Allahtan Dışişleri Bakanı Gül ve onun müsteşarı Uğur Ziyal var.

  

Zaten bütün bu işler bittikten sonra, AB ve Kıbrıs konuları hakkında kitap yazanlar, genelde Dışişleri bakanlığı, özelde de Uğur Ziyal’ın katkılarının önemini mutlaka ortaya çıkaracaklardır.Dışişleri Bakanlığı, belki dışardan yeterince anlaşılmıyor ancak, Türkiye’deki reformlar lokomotifi oldu.

Neyse, ben bugün  daha umutluyum.

  

İlk defa Ankara inisiyatifi almış görünüyor.

  

Yine ilk defa Kıbrıs’ ta yeni kuşak göreve geliyor.

  

Geriye ise, büyük bir pazarlık süreci kalıyor.

  

Bugüne kadar kendimizle uğraştık. Bundan sonra ise top, hem ABD, hem AB, özellikle de Lefkoşa- Atina cephesinde olacak. Şimdiden sonra bu beylerin hareketlenmeleri gerekecek.

  

Ne dersiniz, tünelin ucu göründü mü acaba ?



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…