ŞİMDİ SIRA TARİH
ALMAYA KALDI...
BRÜKSEL.
Sizlere bilimsel incelemeler yazıp, anlaması güç senaryolar veya komplo teorileri düzmek istemiyorum. Mümkün olduğunca basitleştirerek durumu yansıtmaya çalışıyorum.
Bundan dolayı da, Türkiye- AB ilişkilerini bir maça benzetiyorum.
1999 Aralığındaki Helsinki doruğunda çalınan düdük ile eleme maçı başladı. Çok çekişmeli yaşandı. Bir yanda Türk takımı, zamanında futbolcu değiştirerek çok tehlikeli ataklar yaptı. Öte yanda da, saha dışından hakeme tacizler oldu, baskı yapıldı. Verheugen ve diğer Komiserler, zaman zaman Türkiye’yi bunaltacak bir markaj uyguladılar. İlk devre önceki gün Brüksel’de sona erdi. AB Komisyonu raporu, Türkiye’nin golü sayıldı ve devreyi Ankara 1-0 önde bitirdi.
Eleme maçının ikinci devresi 17 Aralık’ta yine Brükselde oynanacak. Bu defa karşı takıma yeni futbolcular girecek. 25 Devlet ve Hükümet başkanları yerlerini alacaklar. Bu defa kıran kırana geçecek, zira AB takımında Türkiye’yi elemek hırsıyla oynayan çok futbolcu var.
İkinci devrede çok faul yapılacak, hatta şike olaylarıyla bile karşı karşıya kalabileceğiz. Türk futbolcuları cezalandırması için hakeme büyük baskılar yapılacak. Ancak birşeyi unutmamak gerekir. O da, hakem bitiş düdüğünü çalıp santrayı gösterdiğinde önemli olan tek şey, skor levhasındaki rakkamlardır. İlerde kimse kavgaları veya kırmızı kartları hatırlamaz. Tek hatırlanacak unsur, Türkiye’nin finale kaldığı olacaktır.
SORUN, FRANSA’DAN
KAYNAKLANIYOR
AB Komisyonu Türkiye’ye yeşil ışık yakmasına yaktı, ancak üye ülkelerin, güçtür ancak, 17 Aralık’ ta eski sözlerini dahi unutmaları söz konusu olabilir.
Sorun daha çok Fransa’dan kaynaklanıyor.
Başkan Chirac, Türkiye ile müzakerelerin 2006 başında başlamasını, ancak bu kararın hemen alınmamasını istiyor. Bunun nedeni de, Fransa’da 2005 sonbaharında, AB anayasası için referandum yapılacak. Türkiye ile müzakere referandum öncesinde başlatılırsa, Anayasa referandumu tehlikeye girecek. Chirac’a muhalefet büyüyecek. AB’nin anayasasız kalması da, Türkiye ile müzakerelerin 5-6 ay ertelenmesinden daha büyük zarar getirecek.
Başkan Chirac’ın yaklaşımı Türkiye ile değil. Tamamen iç politika nedenleriyle ilgili.
Türkiye katılma müzakereleri 2005 ilk veya ikinci yarısında başlayacağına, 2005’in sonunda başlamasının bir zararı yok. Ancak buna birde başka koşullar eklenirse, gereksiz bir gerilim yaşanacak demektir.
17 Aralık oynanacak 2 inci devre çok heyecanlı geçeceğe benziyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|