Mehmet Ali Birand
 
MHP neyi ispat etti
 
 
312-59 daki değişikliler için neden bu kadar gürültü çıkarıldığı, MHP'nin bu tutumla neyi ispatladığı anlaşılamadı. Sonunda 3-4 kelime değişikliği ile ideal olmasa bile bir yere varıldı. AB'den izleyenlerin bir bölümü ise memnun oldu, diğer bölümü hayal kırıklığına uğradı.

Haftalardır süren 312-159 kavgası bazı gerçekleri daha netleştirerek ortaya çıkardı:

- ANAP, demokratikleşme ve AB ile ilişkiler konusunda, ortaklarıyla kavga etmek pahasına, bayraktarlığını elden bırakmayacağının en açık sinyalini verdi. Mesut Yılmaz önümüzdeki dönemde ve gelecek seçimlerde partisinin propagandasını bu iki unsura bağlayacağını gösterdi.

- MHP, koalisyonu yıkmadan, demokratikleşmenin belirli sınırlar içinde tutulması ve özellikle hem askerden hem de kendi kadrolarından kaynaklanan duyarlıkların korunmasında ısrarlı olacağını gösterdi. Yani muhafazakar yaklaşımını koruyacağının en belirgin işaretini verdi. (aynı tutumun Kıbrıs konusunda gösterilmesi beklenmelidir)

- DSP, tutum almaktan çok, koalisyonu sürdürmek için denge ve uzlaşı politikalırının temsilcisi olmayı tercih ettiğini gösterdi.

- AKP, ülkenin uzun vadeli çıkarlarına daha uyumlu bir politika izleyeceği izlenimini verirken, DYP ve Saadet hala kör muhalefeti tercih eden iki parti olarak belirdiler.

Kimsenin anlayamadığı nokta MHP'nin ısrarıydı. Yapılan değişiklikleri aslında MHP'liler de kabul ediyorlardı. Ancak nedense, ANAP ile çekişme uğruna tutumlarını değiştirmediler.

Bundan ne kazandılar?

Muhafazakar çevrelerden alkış almanın pek ötesine geçemediler.

Vizyonu geniş, korkulardan arınmış ülkeyi gerilime sokmadan, kavgasız şekilde Türkiye'yi AB'ye taşımaya pek gönüllü olmadıklarını gösterdiler.

Türkiye'yi tek başına yönetecek bir olgunluğa henüz ulaşamadıkları tekrar ortaya çıktı.

AB'DEN TARTIŞMALAR NASIL İZLENDİ

Ankara'daki 312-159 uncu madde tartışmaları Avrupa'nın çeşitli başkentlerinde çok farklı biçimlerde izlendi.

Avrupa Birliğinde Türkiye'den yana olanlar, Türkiye'nin tam üyeliğini isteyenler Kopenhag kriterlerine uyum sağlamasını arzuluyorlar.

Birde “memnun olmayanlar grubu” var.

Bunlar, 312 ile 159'un hiç değişmeden kabul edilmesini istiyorlardı. Böylece, Türkiye'nin hem içerde, hem dışarda başının ağrımasını bekliyorlardı.

Bu gruptakiler da çeşitli alt kesitlere ayrılıyorlar.

Bir bölümü, Türkiye'nin Avrupada yerinin bulunmadığına inananlardan oluşuyor. Kimi, başkentlerdeki resmi çevreler, kimi siyasetçi, kimi bürokrat. Bu kişiler, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uyum sağlayamaması umuduyla yaşıyorlar. Zira bu tutum “Biz AB'ye üyelik istemiyoruz” anlamına gelecek. Böylece Ankara'yı AB'de görmek istemeyenler hiç zorlanmadan hedeflerine ulaşacaklar. Türkiye'yi reddetmek veya önünü kapatıp ilişkileri zora sokmanın riskleri olmayacak. Türkiye kendi kendini saf dışı edecek. İşte memnuniyetleri de bundan kaynaklanıyor.

Bir diğer grup ise, T.C. Devleti ve toplumun rahat etmesini istemeyenlerden oluşuyor. Bunlara göre, Türk toplumu sürekli gerilim içinde yaşamalı, çeşitli kesimler arasında çatışma çıkmalı ve Devlet'e karşı tepki artmalı. Türkiye gerilsin, Devlet ile toplum sürtüşsün ve sonunda rahat ve huzur bozulsun.

Türkiye bu tuzaklara düşmekten kurtuldu. Ortaya çıkan metin kimilerini tatmin etmeyecektir. Yetirli bulunmayacak ve eleştiri yağmuruna tutulacaktır.

O kadar da önemli değil. Önmeli olan, yapılan değişikliklerin yargıçlar tarafından sağlıklı şekilde uygulanmasıdır. Kısıtlayıcı değil fikir özgürlüğünü yaygınlaştırıcı yönde yorumlanmasıdır. Kitap toplama döneminin kapanması, insanların görüşlerinden dolayı hapse atılmalarının önlenmesidir.

312 ve 159 gibi maddelere ihtiyaç duyulmayacağı bir Türkiye'yi oluşturana kadar, ileri yönde mütevazi dahi olsa bir adım daha atılmış oldu. Yine sorunlar yaşayacağız ancak eskisi kadar muğlak bir ortamda kalmayacağız.

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…