312-59 daki de?i?ikliler için neden bu kadar gürültü çıkarıldı?ı, MHP'nin bu tutumla neyi ispatladı?ı anla?ılamadı. Sonunda 3-4 kelime de?i?ikli?i ile ideal olmasa bile bir yere varıldı. AB'den izleyenlerin bir bölümü ise memnun oldu, di?er bölümü hayal kırıklı?ına u?radı.
Haftalardır süren 312-159 kavgası bazı gerçekleri daha netle?tirerek ortaya çıkardı:
- ANAP, demokratikle?me ve AB ile ili?kiler konusunda, ortaklarıyla kavga etmek pahasına, bayraktarlı?ını elden bırakmayaca?ının en açık sinyalini verdi. Mesut Yılmaz önümüzdeki dönemde ve gelecek seçimlerde partisinin propagandasını bu iki unsura ba?layaca?ını gösterdi.
- MHP, koalisyonu yıkmadan, demokratikle?menin belirli sınırlar içinde tutulması ve özellikle hem askerden hem de kendi kadrolarından kaynaklanan duyarlıkların korunmasında ısrarlı olaca?ını gösterdi. Yani muhafazakar yakla?ımını koruyaca?ının en belirgin i?aretini verdi. (aynı tutumun Kıbrıs konusunda gösterilmesi beklenmelidir)
- DSP, tutum almaktan çok, koalisyonu sürdürmek için denge ve uzla?ı politikalırının temsilcisi olmayı tercih etti?ini gösterdi.
- AKP, ülkenin uzun vadeli çıkarlarına daha uyumlu bir politika izleyece?i izlenimini verirken, DYP ve Saadet hala kör muhalefeti tercih eden iki parti olarak belirdiler.
Kimsenin anlayamadı?ı nokta MHP'nin ısrarıydı. Yapılan de?i?iklikleri aslında MHP'liler de kabul ediyorlardı. Ancak nedense, ANAP ile çeki?me u?runa tutumlarını de?i?tirmediler.
Bundan ne kazandılar?
Muhafazakar çevrelerden alkı? almanın pek ötesine geçemediler.
Türkiye'yi tek ba?ına yönetecek bir olgunlu?a henüz ula?amadıkları tekrar ortaya çıktı.
AB'DEN TARTI?MALAR NASIL İZLENDİ
Ankara'daki 312-159 uncu madde tartı?maları Avrupa'nın çe?itli ba?kentlerinde çok farklı biçimlerde izlendi.
Avrupa Birli?inde Türkiye'den yana olanlar, Türkiye'nin tam üyeli?ini isteyenler Kopenhag kriterlerine uyum sa?lamasını arzuluyorlar.
Birde ?memnun olmayanlar grubu? var.
Bunlar, 312 ile 159'un hiç de?i?meden kabul edilmesini istiyorlardı. Böylece, Türkiye'nin hem içerde, hem dı?arda ba?ının a?rımasını bekliyorlardı.
Bu gruptakiler da çe?itli alt kesitlere ayrılıyorlar.
Bir bölümü, Türkiye'nin Avrupada yerinin bulunmadı?ına inananlardan olu?uyor. Kimi, ba?kentlerdeki resmi çevreler, kimi siyasetçi, kimi bürokrat. Bu ki?iler, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uyum sa?layamaması umuduyla ya?ıyorlar. Zira bu tutum ?Biz AB'ye üyelik istemiyoruz? anlamına gelecek. Böylece Ankara'yı AB'de görmek istemeyenler hiç zorlanmadan hedeflerine ula?acaklar. Türkiye'yi reddetmek veya önünü kapatıp ili?kileri zora sokmanın riskleri olmayacak. Türkiye kendi kendini saf dı?ı edecek. İ?te memnuniyetleri de bundan kaynaklanıyor.
Bir di?er grup ise, T.C. Devleti ve toplumun rahat etmesini istemeyenlerden olu?uyor. Bunlara göre, Türk toplumu sürekli gerilim içinde ya?amalı, çe?itli kesimler arasında çatı?ma çıkmalı ve Devlet'e kar?ı tepki artmalı. Türkiye gerilsin, Devlet ile toplum sürtü?sün ve sonunda rahat ve huzur bozulsun.
Türkiye bu tuzaklara dü?mekten kurtuldu. Ortaya çıkan metin kimilerini tatmin etmeyecektir. Yetirli bulunmayacak ve ele?tiri ya?muruna tutulacaktır.
O kadar da önemli de?il. ?nmeli olan, yapılan de?i?ikliklerin yargıçlar tarafından sa?lıklı ?ekilde uygulanmasıdır. Kısıtlayıcı de?il fikir özgürlü?ünü yaygınla?tırıcı yönde yorumlanmasıdır. Kitap toplama döneminin kapanması, insanların görü?lerinden dolayı hapse atılmalarının önlenmesidir.
312 ve 159 gibi maddelere ihtiyaç duyulmayaca?ı bir Türkiye'yi olu?turana kadar, ileri yönde mütevazi dahi olsa bir adım daha atılmı? oldu. Yine sorunlar ya?ayaca?ız ancak eskisi kadar mu?lak bir ortamda kalmayaca?ız.