NEDEN FELAKET
TELLALCILIĞIYAPIYORUZ
AB dönem başkanlığını elindetutan Hollanda, 25 üye ülke temsilcilerinden oluşan Coreper’e (Daimi delegelerkomitesi) 17 Aralık’ta Türkiye ve diğeraday ülkeler için (Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan) yapılacak açıklama taslağınıyolladı. Anında da basına sızdı.
Sızmasıyla birlikte de Türkbasını üstüne atladı. Çok ilginç şekilde, taslak bir metni en kötü şekildeyorumladı. Tam bir felaket tellalcılığı yapıldı. Hükümet deseniz ne yapacağınıbilemez şekilde hiç müdahele etmedi. Dışişleri ağzını bile açmadı. En abuksobuk konularda görüş verenler susuverdiler.
Hep birlikte, AB’nin elinigüçlendirdik. Zira AB, bu tip durumlarda resmi görüşten çok kamuoyuna, medya’ya bakar. Türk kamuoyu kötüyü benimser ise,tutumunu buna göre ayarlar.
Oysa, taslağın bugünkü halinebakacak olursanız (17 Aralığa kadardeğişebilir tabii) durum, basında yansıtıldığı gibi çıkmıyor.
Örneğin:
- Metindeki Kıbrıs maddesinde, Türkiye’nin Güney’i hemen tanıması gerektiği söylenmiyor. Son derece dolaylı şekilde ve hiç süre verilmeden tanınma konusuna üstü kapalı atıfta bulunuyor. Yani bilinen bir gerçek tekrarlanıyor. Yeni ve somut bir öneri yok.
Sorarım size, neden AB’nin deötesine gidip “tanınma” dan söz ediyoruz? Türkiye, çözüm bulunduğu andaKıbrıs’ı tanıyacağını açıklar ve sorun biter. Neden kendimizi cezalandırıyoruz?Zamana bırakalım ve bekleyelim.
- Türkiye’nin reformlara uymaması veya örneğin askeri darbe gibi olağanüstü durumlarda müzakerelerin askıya alınması konusunda, daha önce müzakerelerin askıya alınması Komisyon tarafından önerilecekti. Şimdi 8 ülke bir araya gelirse, aynı öneriyi yapabilecek. Açıkçası hiçbir önemli yeni bir unsur yok.
Biz, hem bunu, hem de tamüyeliğin 2014’ten önce olamayacağıanlamına çekilen cümleleri ön plana çıkarıp yine felaket haberciliği yapıyoruz.
- Taslak’taki Serbest dolaşımın tümüyle iptal edilebileceği ile ilgili madde de, Türkiye’nin hiçbir şekilde ciddiye almaması gereken unsur iken ve bu yönde bir karar alınsa dahi Adalet Divanından döneceği (zira AB Anayasasına aykırıdır. Tamamen iç politika nedeniyle ve muhalifleri yatıştırabilmek için ortaya atılmıştır) kesindir.
Üstünde durmamamız gereken bukonuyu da soruna dünüştürüyoruz.
- En önemlisi, taslak’ta Türkiye’den tam üyeliğe giden aday ülke olarak söz ediliyor. Buna karşılık, kulislerde konuşulan 3 üncü yıldan (imtiyazlı veya Güçlendirilmiş Ortaklık) söz edilmiyor.
Bizler ise bunları görmezden geldik.Memnun olacağımıza, bu konuyu yok saydık. Bundan daha önemli ne olabilirdiki...
Özetle, eğer bizler her çıkantaslağı, her gelişmeyi işimize gelmeyecek yönleriyle ön plana çıkarırsak, AB’nin yapmak istediğini kolaşlaştırmışoluruz. Baskıyı üstümüze almış oluruz. Kısacası, bu yaklaşımla biz bu işiniçinden çıkamayız.
Türkiye’yi eğer kamuoyunda bizler korumazsak, kim koruyacak? Ülkemizidışlamak isteyenlere yardım ettiğimizin farkında değilmiyiz?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|