ERDOĞAN, DORUKLARDAN
GÜÇLENEREK ÇIKTI...
Türkiye, Avrupa Birliği KopenhagKriterlerine uyum çabaları, Kı.brıs’taki yeni tutumu ve ekonomik alanda attığıadımlardan vazgeçmemesi sayesinde Uluslararası kredisini büyük oranda arttırdı.
Uzun değil, bundan iki yılöncesine kadar Türkiye hem kendi içinde, hem de dış ilişkilerinde sorunlar,gerilimler yaşayan bir ülkeydi.
Avrupa’ya hem tam üye olmakistiyor, hem gereken adımları yeterlikararlılıkta atamıyordu.
Kıbrıs sorununda köşeye sıkışmıştı,Rumların tuzağından bir türlü çıkamıyordu.
ABD ile Irak nedeniyle, tarihininen gerilimli dönemine girmişti.
Kürt sorununa yaklaşımı, PKK ilesınırlı kalmış, Kürt kökenli vatandaşlarımızın diğer beklentileri görülmüyordu.
IMF ile ilişkiler kerhen yürütülüyor,özelleştirme bir türlü gerçekleştirilemiyor ve stand-by anlaşmasının her anbozulacağı kaygısı yaygınlaşıyordu.
BU ÇARPIKLIĞI
BİZİMKİLER YARATTI
Bütün bunlar da, 2003 yılınakadar bizi yöneten batı değerlerine önem veren, laiklik konusunda çok duyarlı,(oylarımızla iktidar yaptığımız BİZİMKİLER) Süleyman Demirel, Bülent Ecevit,Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve 3 defa darbe ile hükümete el koymuş askerihükümetler tarafından gerçekleştirildi. Yaklaşık 50 yılın bilançosu buydu.
BİZİM KÜÇÜMSEDİĞİMİZ
BİR EKİP HERŞEYİDEĞİŞTİRDİ
Önce Turgut Özal bu çarpıklığıdüzeltmek istedi. Bir bölümünü gerçekleştirdi, önemli bölümü kaldı. Ancak bizimbaşlangıçta “AKP’liler” dediğimiz, hafif Anadolulu görüp küçümsediğimiz,bazılarımızın da “Dinci-İslamcı-gizli gündemi olan ekip” diye kuşku vekaygı hissettiğimiz bir ekip 2003’te iktidara gelince durum farklılaştı.
İster beğenelim, isterbeğenmeyelim. Bazı politikalarını, dünya görüşlerini benimseyelim veya kuşku vekaygıyla karşılayalım ancak haklarını yemeyelim.
AKP iktidarıyla birlikte yukarıdasaydığım politikalar değişti.
Çoğumuzu hayrete düşürecek hızdave cesaretle adımlar attılar. Kimseinkar etmemeli; bu parti Türkiye’yiUluslararası camianın kabul gören bir ülkesi durumuna soktu. Bugün Türkiye,Uluslararası camiada “süprizler ülkesi” olarak niteleniyor.
SON DORUK
TOPLANTILARI...
Bazılarımız “ödünlerveriyoruz, ancak karşılığını alamıyoruz” diyorlar. Hala, atılan adımlarınödün olmadığını, aksine toplumun beklentilerini karşılayan, insanlarımızı rahatlatanreform anlamına geldiğini göremiyorlar.
Üstelik, karşılığını da bol bolalıyoruz.
Örnek istiyorsanız, son aylardakiUluslararası toplantıları incelemeniz yeter.
Erdoğan’ın G-8 doruk toplantısınadavet edilişi, ardından İstanbul’daki WAN (Dünya Gazete sahipleri) toplantısı,İslam Konferansı Örgütünün Dışişleri bakanları düzeyindeki toplantısı venihayet NATO doruk toplantısı.
Başbakan Erdoğan’a bu doruklardagösterilen destek çok dikkat çekiciydi. Misafir olanların sergiledikleri yapaybir destek değil. Alman Başbakanından, İngiliz Başbakanına, Fransız Devlet Başkanından, Bush’a kadar hementümünün söylediklerini alt alta koyduğunuz zaman şöyle bir sonuç çıkıyor.
“Başlangıçta AKP hükümetihakkında duyulan kuşku ve kaygılar artık dağılmıştır. İslam dozu normal, cesurve sözünde duran bir lider ile karşı karşıyayız.”
Batı dünyası Erdoğan’ı benimsedive desteğini açıkça göstermeye başladı. Aynı şekilde Türkiye’de artık ABD veAvrupa tarafından “model ülke” konumuna getirildi.
Bu statü Ankara’yı 1 inci ligetaşıyabilir. Eğer kendi bindiğimiz dalı kesmez, olmadık sorunlar yaratmazsakkazançlı çıkabiliriz.
ERDOĞAN’IN DA
ÖZGÜVENİ ARTIYOR
Eminim sizin de dikkatiniziçekmiştir. Tayyip Erdoğan’ın özgüvenigiderek artıyor. Uluslararası destek Başbakanın konuşmalarına yansıyor.
Diğer gözlemcilerinde dikkatiniçekmiş, Erdoğan İslam dünyasının birbölümündeki fanatik söylemi reddediyor.
Irak’ta rehine alanları açıkçakınıyor. İslam adına insan öldürenlere tepki gösteriyor. İslamın demokrasi ileyaşayabileceğini, İslam dünyasının değişmesi gerektiğini söylüyor.
NATO doruğunda daha da ilerigitti ve NATO’dan “biz” diye söz etti. Türkiye’yi NATO’nun bir parçasıgördüğünü ortaya koydu.
Bütün bunlar, içerden (seçimlerde aldığı oylara dayanarak) vedışardan ( Uluslararası topluluktan aldığı mesajlara dayanarak) gelen mesajlarsayesinde gerçekleşiyor.
Türkiye hızla kabuk değiştiriyor.
Ülkenin bir bölümü eskikavramları sürdürüyor, eski değerlendirmelere takılıyor, diğer bir bölümü isefarklı bir yöne gidiyor.
Aman yanlış anlaşılmasın, gidilenyön laikliğin bırakılması değil, tam aksine giderek laikliğinsağlamlaştırılacağı AB yönü...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|