BARZANİ PKK İÇİN
SİNYAL BEKLİYOR...
Kuzey Kürt yönetimi kısa, orta ve uzun vadede seçimini yapmış durumda. Kısa vadede Irak’ın bütünlüğünü korumak ve merkezi hükümette etkinliğini sürdürmek son derece önemli. Ancak, Amerikan kuvvetlerinin cekilmesinden sonra, yani orta vadedeki olası gelişmeler Kürtleri ürkütüyor.
Ürkmekte de haklılar.
Bu yıl Irak’ta yerel ve genel seçimler yapılacak. Ülkedeki yönetimin nasıl dağılacağı sunni ve şii’lerin demokratik sistemi yürütmek için özveride bulunmayı mı yoksa bir grubun diğerini kontrol altında tutmayı mı tercih edeceği belli değil.
Şii’lerin ülkede tüm kontrolü ele almak için sunnilere ve kürtlere baskı yapmaları durumunda iç çatışmaların başlaması söz konusu.
İşte Kürtleri düşündüren de bu olasılık.
İçerde şii baskısı, dışarda ise İran’ın baskısı, Kürtlerin bugüne kadar ki kazanımlarını kaybetme tehlikesini arttırıyor. Bu durumda da, Barzani’nin sırtını dayayabileceği tek ülke olarak Türkiye ön plana çıkıyor.
Türkiye uzun vadede, Kuzey Irak kürtlerinin vazgeçemeyeceği bir müttefik konumuna giriyor.
Barzani ve Kürt yöneticiler bu durumun farkındalar ve Ankara ile çatışmak, kavga etmek yerine mümkün olduğunca uzlaşma politikasına kayıyorlar
Coğrafya bu yakınlaşmayı zorladığı gibi Türkiye’de 15 milyon uzak ve yakın akrabalarının yaşaması da kuzey Irak Kürtlerine, Ankara üzerinde belirli bir ağırlık veriyor.
Ancak geriye, PKK sorunu kalıyor.
Barzani, PKK’nın varlığı sürdükçe Türkiye ile sağlıklı bir işbirliğine girilemeyeceğini biliyor. PKK ile tek başına mucadele edemeyeceğini Ankara’ya da anlatamıyor.
PKK ARTIK
İŞLEVİNİ DOLDURDU
Kuzey Irak yetkilileriyle konuştuğunuz zaman PKK’ın artık bu bölgedeki işlevini doldurduğunu, Barzani’ye avantaj sağlamaktan çok zarar verme sürecine girdiğini anlayabiliyorsunuz.
PKK, Barzani’ye uzun süre Türkiye’deki Kürtler arasında prestij ve Ankara üzerinde de etkinlik sağladı. Ancak PKK ve PKK’nın yan kolu durumundaki Kürt terör örgütleri, kontrol
altında tutulamadığından dolayı, Barzani yönetiminin uzun vadeli çıkarlarına ters düşüyorlar. PKK çok büyüdü ve bir zamanlar onu koruyan eli ısırmaya başladı.
Aslında Barzani PKK’nın tümüyle Kandil’den çıkmasını istemiyor. Zaten çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini de biliyor.
92-96 döneminde TSK ile birlikte verdikleri savaşta 3.500 ölü vermişlerdi. Bu da 4 milyonluk
bir nüfus için çok büyük bir oran. Ayrıca, Kandil dağlarından PKK’yı kimsenin kolay kolay çıkaramayacağını da biliyorlar. Dolayısıyla, hem PKK’nın faaliyetini belirli bir kontrol altına alabilmek, hem de Türkiye ile ilişkilerini geliştirebilmek için, Ankara’dan sinyal bekliyorlar.
ANKARA İLE ORTAK
HAREKET NEDİR?
Ne Barzani, ne de Talabani’nin PKK konusunda kesin bir çözüm önerileri var. Her ikisi de, PKK’nın ateşten bir top olduğunu biliyor. Hiçbir zaman tümüyle yok edilemeyeceğinin de farkındalar. Kafalarının çok arkasında ‘yok edilme yerine, kontrol altında tutma‘ fikri yatıyor. PKK ne bugünkü gibi yakıp yıkmalı, ne de tümüyle de yok olmalı diye düşünüyorlar.
İşte böylesine önemli bir denge, daha doğrusu böylesine ince hesap isteyen bir cambazlık yapmak zorundalar. Tek başlarına hareket edecek ve sonuç alacak güçleri bulunmadığından dolayı Türkiye ile hareket etmek istiyorlar.
Somut bir planları yok ancak, genel bir hareket stratejileri de var. Kuzey Irak liderleri ve yönetiminde söz sahibi olanların demeçlerini iyi incelediğiniz zaman, bu stratejinin ana noktaları ortaya çıkıyor.
- Son aylarda sık sık dillendirilen, bir uluslararası kürt konferansı fikri güç kazanıyor. PKK’nın dışarda bırakılacağı, buna karşılık DTP’nin katılacağı bu konferans PKK’ya ateşkes ve silah bırakma cağrısında bulunacak. Böylece uluslararası bir tutum takınılmış olacak.
- Türkiye, kan dökmemiş PKK’lıları affedecek. Yönetim kadrosunun başka ülkelere gitmesine tepki göstermeyecek. Öcalan hücre hapsi yerine, birkaç kişiyi görebileceği bir ortama geçirilecek. (ki bu nokta uygulanmaya başlandı.) Aynı zamanda, kürtçe dilinde eğitim, iletişim başta olmak üzere, kültürel faaliyetlerdeki kısıtlamaları kaldıracak.
- PKK, sınır boyundaki kamplarını terk edecek ve silah bırakma koşuluyla Kandil’de kalabilecek.
Bu genel çizgilerin satır aralarının doldurulması çalışmaları halen, Türk dışişleri ve MİT bürokrasisi ile Erbil yönetimi arasında resmi olmayan temaslarda sürdürülüyor. Ancak, bu calışmalara TSK katılmıyor. Kürt yönetimi de Genel Kurmay işin içine girmedikçe bir sonuç alınamayacağını söylüyor. Israrla TSK’nın da devreye girmesini arzulamasına rağmen henüz bir sonuç alınabilmiş değil.
Bu çalışmalardan en fazla rahatsız olan ve tepkisini giderek sert şekilde gösteren taraf PKK. İnisiyatifin elinden çıkabileceğinin farkında. Erbil-Ankara yakınlaşması, terör örgütü için en büyük tehlike. Bu gidişi durduramasa dahi, yavaşlatmaya çalışılıyor. Terörü arttırarak önce Türkiye’yi kızdırmaya uğraşıyor. Göreceksiniz, Erbil-Ankara yakınlaşması artsın, Kuzey Irak’ta da bombalar patlayacaktır.
İşte şu andaki durum bu...
Yarın yeni koşullar doğarsa, bizde kendimizi yepyeni ortamlarda yepyeni pazarlıklarda bulabiliriz.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|