DOKUNULMAZLIKLARI
KALDIRMANIN FATURASI...
* BDP'li milletvekilleri, Pkk'lılarla kucaklaştı diye dokunulmazlıklarının kaldırılması neden çok pahalıya mal olur biliyor musunuz? Daha önce yaşadıklarımız ve bugünkü ortama bakarak bir tahminde bulunacağım. Bakalım, hak verecek misiniz?
DOKUNULMAZLIKLARI
KALDIRMANIN FATURASI...
BDP milletvekilleri hata ettiler. Pkk'lılarla kucaklaşmaları belki onlar için normal bir hareket olabilirdi, ancak kameraların önünde, önceden hazırlandığı belli bir senaryo içindeki öpüşmelerin, hergün cenaze haberleri ve gözyaşlarını seyreden bu kamuoyunda ne kadar sert bir tepki yaratacağını da bilmeleri gerekirdi. Sadece kamuoyunun tepkisini alacaklarını değil, bu kucaklaşmayla yasaları da çiğnediklerini mutlaka biliyorlardı.
Bu noktaya kadar Başbakanı, tutumunda haklı görebilirsiniz.
Toplumun tepkisini yanıtsız bırakmamak, yasaları uygulamak ve BDP'ye gözdağı vermek için attığı adımları normal karşılayabilirsiniz. Hatta, BDP'lilerin hapse girmesini de isteyebilirsiniz. Ancak, kesin kararınızı vermeden önce birkaç defa daha düşünmenizde yarar var:
- BDP milletvekillleri zaten kelle koltukta yola çıkmış insanlardır. Meclisten atılmak veya hapse girmek onları hiçbir şekilde caydırmayacak, aksine daha da keskinleştirecektir.
- PKK, bu gelişmeden çok memnun olacak ve hem kendi kamuoyuna, hem de Avrupaya, Türkiye'nin Kürt oylarıyla seçilmiş kişilerin meclis'te kalmasına dahi tahammül edemediği propagandasını yapacak ve kendi saflarını güçlendirecektir. Avrupa'da kaybettiği sempatinin bir bölümünü de geri kazanacaktır.
- PKK, propagandanın dışında terör faaliyetini daha da arttıracağı gibi, taraftarlarını sokağa dökecek ve etrafı ateş topuna çevirme fırsatını bulacaktır.
Bu listeyi uzatabilirim.
Ak Parti içindeki çatlamaları, önümüzdeki dönemde kaybedecekleri oyları, çözüm aranıyor ise bu tutumla hiçbir yere varılamayacağını da sayabilirim.
Mutlaka Başbakan'ın kafasında bir strateji vardır. Bunu bilmemize imkan yok. Dolayısiyle, elimizdeki verilere dayanarak, dokunulmazlıkların kaldırılmasının ülkemize de iktidar partisine de bir yarar getirmeyeceğine inanıyorum. Ancak Erdoğan, dokunulmazlıkları kaldırmakta kararlı.
Çok yazık.
Yine gereksiz bir kavganın içine düşeceğiz.
SEVGİLİ MESLEKDAŞLARIM,
BÖYLE SORU SORMAYIN !!!!!
Bu yazıyı bazı genç meslekdaşlarım için yazıyorum.
Lütfen bana kızmayın... Bir abi' nin tavsiyeleri diye okuyun. Zaten içinizden herhangi birinizi işaret etmiyorum. Sadece son dönemlerde dikkatimi çeken bir eğilim konusunda uyarıda bulunmak istiyorum.
Sözüm özellikle, Başbakan ile çeşitli ortamlarda (Basın toplantıları- Seyahatler) karşı karşıya gelip soru soranlara. Hele kameralar önünde sorulduğunda, kamuoyunda çok tepki topluyor.
- Sayın Başbakanım son derece doğru bir Orta Doğu politikanız var. Önümüzdeki dönemde daha yeni adımlar atacak mısınız?
- Sayın Başbakanım, Türkiye' nin sorunlarının Başkanlık sistemiyle çözüleceğine ben de inanıyorum. Sizin de bunu istediğinizi biliyorum. Muhalefet buna neden karşı çıkıyor, biliyor musunuz ?
- BM'nin yapısını değiştirmek istiyorsunuz. Gerçekten de BM'nin bu anti demokratik yapısı değişmeli. 5 ülkenin vetosu aşılmalı. Bu kadar demokratik talebinizde, Avrupalı liderler size hak vermiyorlar mı ?
Bir diğer soru dizisi de, Kürt sorunuyla ilgili olarak dikkatleri çekiyor. 1990'larda bu tip gazeteciler, hatta köşe yazarları vardı. Komutan ağzıyla konuşur, sordukları sorularda da adeta Güvenlikçi edasıyla cümleler kurarlardı. Bunların nesillerinin bittiğini sanıyorduk ki, son dönemde yeniden aynı tip sorularla karşılaşınca, umutsuzluğa kapıldım.
- Sayın Başbakanım, BDP toplumun sabır sınırlarını zorluyor. Buna ne zaman yeter demeyi düşünüyorsunuz?
- Sayın Başbakanım, Pkk saldırıları toplumu çok geriyor. Atmayı düşündüğünüz adımlar var mı ?
Bu listeyi de uzatabilirim.
Bu tonda sorular sormak, Başbakan'a hoş görünmek içinse, gazetecilikle bağdaşmaz. Sizler gazetecisiniz, kim Başbakan olursa olsun, sorularınızın nezaket çerçevesinde kalması gerekir. Bunun ötesinde Başbakan'lara şirin görünmek, avam deyimle "yalakalık " yapmak, kamuoyunda çok tepki topluyor. Üstelik Başbakanların da böyle bir beklentileri yok.
Sevgili arkadaşlar;
Sizler ne siyasetçi, ne asker , ne Başbakan ne de Bakan yakınısınız.
Sizler gazetecisiniz.
Sizin göreviniz taraf tutmadan, karşınızdakini hırpalamadan soru sormaktır.
Lütfen bunu unutmayın.
3 üncü KUTU
Kapak ile Kullan
EN LÜZUMLU ADAM...
İshak Alaton'un hayat hikayesini anlatan "Lüzumsuz Adam-Mezarlıklar Vazgeçilmez İnsanlarla Doludur" yeni çıktı. Alfa Yayınları, deneyimli yazar Mehmet Gündem'in kaleminden piyasaya verildi.
İshak Alaton, bu ülke için son derece gerekli ve de Lüzumlu insanlarımızdan biridir.Türkiye'de Yahudi Asıllı olup başarı kazanmanın ne anlama geldiğini harika şekilde anlatmasını bir yana bırakın, doğru saptamaları ve görüşleriyle, her sayfası adeta bir altın değerinde.
Benim çok saygı duyduğum nadir insanlarımızdan biridir.
İshak bey, iyiki varsınız.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|