Gazeteleri okurken bazen çok şaşırıyorum.
Öyle yorumlar, öyle açıklamalar, öyle manşetlerle karşılaşıyoruz ki, ister istemez bu toplumu ve yaşadığımız ülkeyi tanımadığımız sonucu çıkıyor.
En son örneğini, arka arkaya gelen “dindarlaşma-örtünme” anketlerinin sonuçlarıyla yaşadık.
Gazeteleri okumuşsunuzdur.
Sanki bu ülkede örtünenlerin oranı eskiden çok düşükmüş de, şimdi birden bire artmış ve Türkiye İran’laşmaya başlamış gibi bir hava esiyor. Bazı yorumlar öylesine yüzeysel ve cahilce ki, insan inanamıyor.
İsterseniz gelin, son anketlerin ışığında ve son 50 yıldaki kişisel gözlem ve deneyimlerimizi bir araya getirip, bugünkü değişimi inceleyelim.
Bugün gelinen noktada AKP’nin “olumlu veya olumsuz” etkilerini bulmaya çalışalım.
AKP, GÖRMEK İSTEMEDİĞİMİZ
TÜRKİYE’Yİ ORTAYA ÇIKARDI...
Bizim çocukluğumuzda, kara çarşaflı kadınlar ve çember sakallı adamlara genelde “ticani-umacı” denirdi. Kötü gözle bakılırdı. Çok fena bir şeyler yaptıkları sanılırdı. Bir de anneannelerimiz, babaannelerimiz vardı. Onlar da daima başörtüleriyle dolaşırlardı. Bizim annelerimizin büyük çoğunluğunun ise, başı açıktı.
Türkiye’nin önemli bir bölümü yine örtünürdü. Kıyafet yasası olmasına ve yasaklanmasına rağmen, özellikle Anadolu çarşaflıydı. Ancak, biz onları pek görmezdik. Daha çok cami cemaati olarak anılırlar, camilerde görülürler, pek dışarılarda dolaşmazlardı. Kendi semtlerinde, köy ve kasabalarında kalmayı tercih ederlerdi. Kentlerde de, bizim gittiğimiz yerlere gelmezlerdi.
Korkmasalar dahi, bir çekimserlikleri vardı.
1960-70’lerden itibaren daha bir kalabalıklaşmaya başladılar. 80-90’larda, özellikle Özal dönemi, ardından Refah ve nihayet AKP ile birlikte bu yaklaşım tümüyle değişti.
Özellikle AKP döneminde, eskide var olmasına rağmen kendini fazla göstermeyen Türkiye’nin dindar kesimi ortaya çıktı.
Ülkenin zenginleşmesi de yardım edince, eski cami cemaati, artık otellere gitmeye, alış-veriş merkezlerinde görünmeye, kendi plajlarını oluşturup denize girmeye başladılar.
AK Parti’yi aslında onlar iktidar yapmışlardı. Nedeni de, diğer geleneksel partilerin onların beklentilerini karşılayamamış olmasıydı.
AKP’nin iktidarı elde etmesi bu kesimin özgüvenini arttırdı. Haklarını daha fazla arar oldular.
Başka bir deyişle, AKP dindar kesimle devleti barıştırdı. Bir ara Erbakan’ın yapmaya çalıştığı, ancak şekli ve zamanlaması yanlış olduğundan dolayı 28 Şubat’a çarpan “barışma” çabası, Erdoğan döneminde gerçekleşti.
Bütün bu gelişmeler bir “tehlike” değil, olumlu bir süreç olarak görülmelidir. Yeter ki, dindarlaşma süreci, devleti ele geçirmeye, ülkeyi yönetmeye, demokrasinin ayrılmaz parçası sayılan, laik-parlamenter rejimi tahrip etmeye kadar gitmesin...
Böyle bir tehlike var mı?
Şu anda yok gibi görünüyor, ancak kuşku ve kaygı yaratan adımlar da giderek artıyor.
AKP, GENÇLERDE TÜRBAN’I,
KOLAYLAŞTIRDI, CESARETLENDİRDİ
Tabii madalyonun bir de öbür yanı var. AK Parti’nin cesaretlendirdiği ve ön plana çıkmasına yardımcı olduğu muhafazakar-dindar kesimin tehlikeli şanı, küçük dahi olsa, içindeki aşırı dincilerdir. Bunlar Türkiye’nin sistemini değiştirmek ve gerçekten bir din devleti kurmak isterler. Ancak bugün için sayıları azdır ve partinin tepesinden destek bulamamaktadırlar. Yarın nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağımızı bilemeyiz.
Dindarlıkla, devleti yönetmeyi birbirine karıştırmaya kalkabilirler. Henüz bu noktaya gelinmedi.
Ayrıca KONDA anketini yorumlayan Tarhan Erdem de, muhafazakar kesimin AB’ye karşı olmadığına, Batı düşmanlığının yaygınlaşmadığına dikkat çekiyor.
Tahmin edebileceğiniz gibi, her şey pespembe değil. Laik kesim, muhafazakarların genişlemesi karşısında geriliyor. Bugüne kadar devleti ve medyayı elinde tutardı. Şimdi devletin ve medyanın önemli bir bölümünü dindar kesime bırakmak zorunda kalıyor
Kimse kendini aldatmasın.
Türban, Türkiye’ye özgü bir örtünme modeli oldu. Bir nevi siyasi simge konumuna sokuldu. Özellikle gençlerin tercih ettikleri bir moda akımı. Kimi siyasi ve dini sembol olarak kimi de mini etekten uzun eteğe geçiş olarak görüyor.
Türban’da bir modernizm var. Genç kızlar hem türban takıyor, hem de makyaj yapabiliyor. Diğer Müslüman ülkelerde böyle bir şey yok. Üstelik hiç şık değil, ancak Erbakan’ın bize hediyesi olarak kaldı.
AKP’nin, Türk toplumunun muhafazakarlaşması ve özellikle türbanın yaygınlaşması açısından etkisi büyük oldu.
Gençler, tepeye baktıklarında, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların eşlerini türbanlı görünce, “demek yapılabiliyormuş” diye düşünüyorlar, onlar da türban takıyorlar.
Bence daha önemlisi, AKP’nin tepesinde de teşkilatında da “türbanlı-muhafazakar kadrolaşmanın” giderek hızlanması.
AKP, devlet çarklarını muhafazakarlarla döndürerek, başı kapalıları tercih ederek, “başını örtmezsen iş bulamazsın, kimsenin gözüne giremezsin” mesajı veriyor.
İşte, yaşadığımız sürecin bir tahlili.
AKP uygulamalarının olumlu yönleri de var, olumsuz sonuçları beraberinde getirecek yönleri de...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|