Mehmet Ali Birand
 
LAİK ULUSALCILAR, AB’Yİ MUMLA ARAYACAKLAR
 
 

LAİK ULUSALCILAR, AB’Yİ

MUMLA ARAYACAKLAR

 

Öylesine ilginç bir sürece girdik ki, herşey birbirine karıştı.

 

Kavramlar, dünya görüşleri, hatta ideolojiler karmaşası yaşıyoruz. Eski solcular, bugünün tutucuları oldular. Eskiden laik kesim dünya’ya, özellikle batı’ya açıktı. Bugün bir bölümü içine kapanmış, herkesi düşman görüyor.

 

Beni en çok kendileri hem laik, hem de ulusalcı-milliyetçi kanatta görenler şaşırtıyor. Daha doğrusu, onları bir türlü anlayamıyorum. Laik olduklarını söylüyorlar, ancak örneğin AKP kadar dindar ve türban yanlısı olan MHP ideolojisini paylaşıyorlar.  Laik sistemi destekleyen, laikliği vazgeçilmez koşul olarak gören ülkelere veya gruplara kapılarını kapatıyorlar.

 

-          Özgüven’i kalmamış ülke’nin her an bölüneceğine, özellikle batı’nın Türkiye’yi parçalayacağına inanan bir kesim.

-          Bir büyükelçinin yemek davetini dahi, “adamın ayağına gitmek” diye algılayan, Türkiye’yi kurtarma misyonuna soyunmuş bir kuşak.

-          Sadece Osmanlı tarihi okuyup, “tarih tekerrürden ibarettir” diye, dünya ve Türkiye koşullarının değiştiğini kabul etmeyen bir zihniyet.

 

Korkutucu bir yanlızlık içinde yaşıyorlar.

 

Eğer bir gün, kazara bu ülkeyi yönetecek duruma gelseler, bizleri de aynı yanlızlığa  mahkum edecekler.

 

Bu paranoya nedeniyle, gözleri laik sistemi  koruma ve kollamanın önemini de görmüyor.

 

Bir bölümü, “sol” adına laiklik bayrağını dik tutuyor, ancak öte yandan batı düşmanlığı  yapıyor.

 

Diğer bölümü, hem batı düşmanlığı yapıyor, hem de gizlicedincilere göz kırpıyor. Zaten en tehlikelileri de bunlar...

 

Artık herkesin uyanma zamanı geldi.

 

Türkiye bir yol kavşağına doğru ilerliyor. Kendine yeni yön arıyor. Eskisi gibi, siyah-beyaz ayrımı kalmadı. Çok daha iç içe, çok daha fazla gri tonları olan bir dünya kuruluyor.

 

Eğer bu dünyayı iyi tarif edemez ve kendi yerimizi de iyi saptayamazsak, ilerde çok pişman oluruz.

 

Laik-demokratik sistemimizi korumanın en etkili yöntemini bulmamız gerekiyor. Bu da, Avrupa Birliğine tam üyeliktir. Laik ulusalcılar, bugün  düşman gibi gördükleri AB’yi, eminim yarın mumla arayacaklar.

                                         


 

ZİRA LAİKLİĞİN GÜVENCESİ

AVRUPA BİRLİĞİDİR

 

Gözümüzün  önünde bir gerçek var ve toplumun geniş kesimi henüz bunu görebilmiş değil.

 

Türkiye’nin laik sisteminin  güvencesi, Avrupa Birliğidir.

 

Bu gerçeği sürekli tekrarlıyorum ve okurlarımı bıktırma pahasına da hep tekrarlayacağım.

 

Özellikle, AB’den nefret eden ve açık bir düşman muamelesi yapan ulusalcı laikler bunu çok iyi bilmeliler. Bilmeliler ki, bugün yerden yere vurdukları AB’yi yarın mumla arayacaklar, ancak iş işten geçmiş olacak.

 

Avrupa Birliği bir melekler kulübü değildir.

 

AB, bir sistemdir.

 

Her üye ülkenin çıkarlarını koruyan, zenginleşmelerini sağlayan bir yapıdır. Bu binaya giriş koşulları ve binada yaşama kuralları vardır. Örneğin, o binada elle yemek yenmez. Çorap çıkartılıp  ayak parmakları veya burun karıştırılmaz.

 

Bu binada oturmanın en önemli ve vazgeçilmez ilkesi üyelerin laik-demokratik bir sistemle yönetilmeleridir.

 

AB’de kilise veya cami ülke yönetemez. Asker politikaya karışamaz. Darbe yapılamaz.

 

Eğer bunu Türkçeye tercüme edersek, hepimizin çok korktuğu İran’laşma, Avrupa Birliği binasına grimiş ve tam üyelik katına yerleşmiş bir Türkiye’de gerçekleşemez. Ya o kattan çıkarılır ve binadan atılır veya  İran’laşma sevdası taşıyan bir iktidar gelirse bu sevdadan vazgeçmek zorunda bırakılır. Bir süre önce Avusturya’da hükümet olan faşist Jörg Haider  iktidarı gibi, “siz bu işi bırakın” denir.

 

Türkiye giderek muhafazakarlaşıyor. Bütün anketler bunu gösteriyor. Demek ki, siyasi partiler de bundan böyle dindarlaşacaklar ve milyonların beklentilerini karşılamaya çalışacaklar.

 

İlerde, bu partilerden biri çıkıp, bir adım daha atıp din unsurunu ülke yönetimine tam anlamıyla sokmak  istediğinde ne olacka?

 

Bu gidişe laik medya mı karşı çıkacak?

 

Silahlı Kuvvetler mi DUR diyecek?

 

Darbe yapıp, milyonları tanklarla mı korkutacağız?

 

Böyle bir olasılığa  sadece AB direnebilir.

 

Bunun koşulu da tam üyeliktir.

 

AB ancak tam üye durumuna girmiş bir Türkiye’ye güvence sağlayabilir.

 

AB ile ekonomik-mali ve sosyal açılardan iç içe girmiş bir Türkiye, Brüksel’den gelecek sinyallare  çok  daha duyarlı olacaktır. 

 

Ekonominizi, bütçenizi bir sisteme bağladıktan sonra “ben buranın kurallarına uymak istemiyorum” diyemeyeceğinizden dolayı, kulüpten atılma tehlikesi çok daha caydırıcı etki yapacaktır.

 

İşte bundan dolayı AB, laik sistemimizin en etkili güvencesi olacaktır.

 

Yeter ki, tam üyelik aşamasına gelebilelim.

 

Şimdi bana, “uğraşma zaten almayacaklar ki” diyeceksiniz.

 

Ben de size “Hayır, Türkiye kulübe girip koşullarını yerne getirsin, kimse bizi kapı önünde bırakmaz “ yanıtını vereceğim.

 

Gelin, bu kısır tartışmaları bir kenara bırakıp, tüm gücümüzle AB projes

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…