SARKOZY’Yİ RAHAT
BIRAKALIM...
STRAZBURG
Bu yazıyı, Cumhurbaşkanı Gül’ün Avrupa Konseyi Asamblesi’ne yaptığı tarihi ziyareti izlemek için geldiğim Strazburg’dan dönerken yazıyorum.
Bir yanda Türkiye’nin gündemi var, öte yanda bu ülkenin uzun vadede Avrupa ile ilişkilerini etkileyecek bir ziyaret.
Bir yanda Anayasa tartışmaları, referandum kargaşası ve PKK terörü; öte yanda Fransız Dışişleri Bakanı Kouchner’in bugün Ankara’ya yapacağı 12 saatlik ziyaret.
Kouchner’in ziyaretini çok önemsiyorum.
Fransa, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin anahtarını elinde tutuyor. Ayrıca 10 Ekim günü Amerikan Kongresi’nde görüşülecek Ermeni Soykırımı tasarılarının kabul edilmesi durumunda, o rüzgarın Avrupa’ya ulaşmasını engelleyebilecek konumda. Ve Fransa ile ilişkiler giderek rayına giriyor. Önce Başbakan’ın New York’taki Sarkozy görüşmesi, ardından da Kouchner’in bugünkü ziyareti, son aylarda yoğunlaşan kara bulutların dağılmasına yol açacak.
Yeter ki, bu oyunu hakkıyla ve doğru şekilde oynayalım.
Fransa ile ilişkilerimizi çok yakından izleyen Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri, Türk Dışişleri yetkilileri ve Fransız diplomatlarla konuştum. Hepsinin ortak görüşleri şunlar:
- Sarkozy seçimler öncesinde hem Chirac, hem de sağcı partilerle arasındaki farkı iyi gösterebilmek için Türkiye konusunda çok aşırı gitti. Türkiye ile ilişkilere çok hoyratça yaklaştı ve kendini bağladı.
- Ancak Sarkozy, Türkiye ile AB müzakerelerini durdurmak konusunda Avrupa’da çok önemli bir dirençle karşılaştı. Fransız Devlet Başkanı bu yaklaşımının başarılı olamayacağını ve Türkiye müzakerelerini engelleyemeyeceğini gördü. Ayrıca, Türkiye ile ilişkilerin bozulması, Fransız yatırımlarına ve Fransa’nın Türkiye ile siyasi diyaloguna da çok kötü yansıdı. Sarkozy, şimdi Türkiye ile ilişkilerini tekrar normale döndürmek istiyor. Ancak öte yandan da sıkışmış durumda. Zira sözünü tutan lider görünümünü de kaybetmek istemiyor. O zaman da zorlanıyor. Çok ince bir çizgide yürümek ve ilişkileri yavaş yavaş, kamuoyuna pek fark ettirmeden zaman içinde rayına oturtmayı deniyor.
- Türkiye bu manevrada Sarkozy’ye yardımcı olmalı. Boğazını sıkıp sürekli şekilde “Haydi, Türkiye’yi kabul edeceğini açıkla. Geri adım attığını söyle” diye zorlamamalı. Sarkozy’nin zaman zaman ters demeçlerini veya ters tutumlarını toleransla karşılamalı veya görmezden gelmeli.
Fransa ile ilişkilerin rayına oturmasını sağlamak, Sarkozy kadar bizim de çıkarımızadır.
Paris, Ermeni Tasarısı’nı senatodan geçirmeyip yasalaştırmayacağının işaretlerini veriyor. Türkiye AB müzakerelerinin devamına da yeşil ışık yaktığını belirtiyor.
Kavga ederek kimse bir yere varamaz... Ne Fransa ne de Türkiye.
Bu durumda Türkiye’nin de, özellikle bürokrasinin Fransa’yı sürekli döven, süreli zorluk çıkaran bir tutumu artık bırakması yararlı olacaktır. Zira günlük siyaset her iki tarafa da yeterince zarar verdirtmiştir.
Kouchner’in gezisini işte bu açıdan çok önemsiyorum.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|