AKP’YE AYDIN
DESTEĞİ, AB İLE SINIRLI
AK Parti’nin iktidar olduğu ilk dönemde, liberal-demokrat aydınların desteğini almıştı.
Bunun iki temel nedeni vardı.
Biri, Kıbrıs konusunda Annan Planı’nı benimsemesi ve eski kalıpları yıkarak, yepyeni bir yaklaşımla ortaya çıkılmasıydı.
Diğeri de, Avrupa Birliği’ne üyelik girişimini, Ecevit hükümetinin bıraktığı yerden alıp ve daha da hızlandırmasıydı.
Bu iki yaklaşım, cesaret isteyen, kendine güven işaretini veren, eski ideolojik ve içine kapanık sistemi yıkmaya yönelik tutumu gösteriyordu.
Liberal demokratların yıllardan beri beklediği değişim rüzgarları ilk defa esmeye başlamıştı.
AK Parti (AKP) iktidarı, beklentiler aksine türban veya İmam Hatipler gibi duyarlı konulardan çok, Türkiye’nin önünü açacak konulara ağırlık verdiği için alkışlanmıştı.
Liberal-demokrat kesim de, hem Avrupa, hem de Amerika’da AKP’yi açıkça taşıdı. Batılı aydınlara AKP’yi beğendirdi.
AB bürokrasisine, AB Parlamentosu’na AKP’yi benimsetti.
ABD’nin politikaları oluşturan kesimlerini AKP lehine dönüştürdü.
Sonunda, bu günlere kadar gelindi.
Bugünkü manzaraya bakacak olursak, bu yaklaşımda yavaş yavaş çatlaklar oluştuğunu gözlüyoruz.
Özellikle, Anayasa tartışmaları AKP hakkındaki görüşleri değiştiriyor. Belki farkında değiliz ancak, liberal-demokrat aydınlar artık eskisi kadar kesin konuşamıyorlar. Hiç değilse, kesin konuşanların, AKP’yi savunanların sayısında azalma görülüyor.
Bunun iki nedeni var.
Biri, Anayasa değişimindeki hedeflerin yeterince anlatılamaması, kuşku ve kaygı yaratan gri bölgelerin sayısının artmasıdır.
AKP, Anayasa’nın Türkiye’yi daha dindarlaştıracak bir süreci başlatmayacağı konusunda, kamuoyunun bir bölümünü, özellikle de liberal-demokrat aydın kesimin bir bölümünü ikna edememişti. İkna etmek için yeterli çaba da harcamamakta.
Seçim sonuçlarının verdiği aşırı güven ve AKP yanlısı medyanın aşırı tahrikkar tutumu, kuşkuları daha da yaygınlaştırmaktadır.
Diğer ve bence daha da önemli gelişme, AKP’nin AB ile ilgili tutumunda görülen tereddütlerdir.
Koskoca 2007 yılı bomboş geçti.
MHP ve CHP’ye oy kaybetme korkusundan dolayı, AKP kılını kıpırdatmadı. AB’nin adını ağzına almadı.
“Hadi seçim var” dedik. Üstüne gitmedik. AB dahi anlayışla karşıladı.
Seçim oldu bitti, artık tam zamanıdır diye yine beklemeye başladık.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, yine her şeyi durdurdu. Yine, olur böyle şeyler, dedik.
Hadi, diyorduk ki bu defa da Anayasa tartışması başladı. Kamuoyu tartışması, referandum derken, yine 6-7 ay geçecek demektir.
Bu arada hükümetten hiçbir kıpırtı yok. Ne 301, ne de diğer bekleyen reformlar konusunda bir çalışma yapılıyor.
Hatta, hükümetin içindeki bazı yetkililer “Önce AB bize güvence versin, sonra biz harekete geçelim” demeye başladılar.,
Ne olduğunu anlamak istiyoruz.
AKP, Avrupa Birliği konusunda ayak mı sürümeye hazırlanıyor? Acaba “aday ülke statüsünü” sürdürmeyi ve bu statüde oynamayı mı planlıyor?
Eğer böyle bir niyet varsa, liberal-demokrat aydınların verdiği büyük desteği kaybeder. Bunun iyi bilinmesinde yarar var.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|