Mehmet Ali Birand
 
DEVLET NE GÜNE DURUYOR
 
 

DEVLET NE GÜNE

DURUYOR


Türk diasporasının bu ihtiyacını karşılamak ne büyük paralara mal olur, ne de yeni dev bir bürokrasi yaratmayı gerektirir. Bu iş sadecei iyi bir organizasyon, iyi bir teknik yapı ve işi yürütecek, geerçlerden oluşturulmuş bir grup kurularak gerçekleştirilebilir.

 

Önemli olan, sorulacak sorulara en doğru yanıtların verilmesi için bilgi bankasının titizlikle oluşturulmasıdır. Üstelik, dışarda en çok hangi soruların sorulduğu veya hangi iddiaların ortaya atıldığı da bilinmektedir.

 

Örneğin, Ermeni iddiaları 100’ü geçmez. Bu iddiaların tümü, bizler tarafından defalarca yanıtlandığından dolayı, hazırdır. Yeter ki, sıralandırılsın ve yabancı dillere tercüme edilip bilgi bankasına konsun.

 

Aynı şekilde Kıbrıs, Avrupa Birliği veya Kürt sorunlarıyla ilgili iddialara verilecek yanıtlar veya tarihi datalar da, Ankara’daki çeşitli bakanlıklarda, sivil toplum örgütlerinde hazırdır.

 

Yani, yabancı medya’da çıkacak her görüş için oturup yeni yanıtlar yazılmayacak. Hazır olan datalar alınıp kullanılacak.

 

Yine bir örnek vereyim:

 

Lozan’daki dernek adına Refik Akkurt bir İsviçre gazatesinde yayınlanan  yazıda “Ermeni soykırımı, BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından da kabul edilmiştir” diye bir yalan görüp, bunu hemen yanıtlamak isterse, internetten  Türkiye’deki bu data bankasının sitesine girip, aradığı yanıtı bulur ve hangi dilde tercümesini isterse tıklayıp  alır. Ya elde ettiği bilgiyi, farklı cümlelerle kullanır veya olduğu gibi mesajına ekler. Veya konferanslarda, tortışmalarda kullanır.

 

İş bu kadar basittir.

 

Tanıtım Genel Müdürlüğünün milyonlarca dolarlık bütçesi vardır. Avrupa Birliği ileilgili iletişim için yine büyük paralar harcanacaktır. Benim yukarda sözünü ettiğim mekanizma işin ana damarıdır.

 

Yeter ki, ilgili bakanlıklar ve ilgili kurumlar  bir araya gelsinler ve bir karar versinler...

 

Yeter ki, yıllardır konuşmalarına rağmen elle tutulur bir şeyin yapılmadığı iletişim konusunda ilk defa, somut ve dev bir adım atsınlar...

 

Eğer yapamayacaklarsa, lütfen sussunlar. Zira bugüne kadar hep laf işittik. Bu  lafların önemli bir bölümü de sadece yabancıları suçlamak için sarfedildi. Hiçbir zaman kendi kendimize dönüp “biz ne hata yaptık” diye sormadık.

 

İşte size bir öneri...

 

Hadi,  oturmayın ve harekete geçin lütfen...

 

                                         


BİRAZ DA ELLER

CEBE GİRMELİ

 

Yurtdışında yaşayan ve bizim Türk Diasporası dediğimiz kesimin şikayetlerini okudunuz. Bu insanlar gerçekten iyi niyetle birşeyler  yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’ye yöneltilen haksız suçlamalara yanıt vermeye, kendi doğrulamızı  anlatmaya çabalıyorlar.

 

Yan sütünda, en büyük ihtiyaçlarından birini yansıttım. Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Türk Diasporasının veya yurt dışında  lobi yapmak isteyenlerin, iki önemli sorunları daha var. Bu iki sorun kendilerinden kaynaklanıyor.

 

  1. KÜÇÜK OLSUN , BENİM OLSUN :

 

Genel kural bu alanda da geçerli. Ortak bir çalışma yapılamıyor. Küçük küçük dernekler, gruplar oluşturuluyor. Güçlü ve büyük bir çatı altında birleşilemiyor. Kimi, birbirini çekememezlikten, kimi farklı  kent veya görüşlerden bölünmeler yaşanıyor. Sonucunda, Türk kelimesinin altında onlarca cılız  dernek ortaya çıkıyor. “Küçük olsun, benim olsun” ilkesi işliyor. Durum böyle olunca, çalışmaları da cılız kalıyor. Etkili, güçlü bir cehpe kurulamıyor.

 

  1. HEP DEVLETTEN BEKLENİYOR:

 

Türk lobisi diye niteleyebileceğimiz bu gruplaşmaların diğer büyük sorunu, herşeyi, özellikle parasal desteği devletten beklemeleri. Çalışmaların içeriğini devlet sağlayacak, etrafa yayılacak metinleri devlet elemanları  yazıp yollayacak, gereken maddi yardım da devlet tarafından yapılacak (!) Küçük bir grup hariç, genelde kimse elini cebine atmak istemiyor.

 

Oysa, lobicilik para gerektirir. İyi ve güçlü bir örgütlenmeyle yapılabilir. Küçük ve cılız derneklerde, sadece bir kaç kişinin sırtına yüklenmiş sorumlulukla bu işler yürütülemez. Bütün gün işinde çalışıp, öğle yemeğinde veya hafta sonu bir kaç arkadaşıyla konuşup lobi faaliyeti yapılamaz.

 

Dernekler birleşmeli, kendilerine 1-2 kişiden oluşan profesyonel  genç bir ekip kurmalı ve bunun için de, herkes kendi gücüyle orantılı olarak katkıda bulunmalı. Bunları devlet yapamaz. Devlet, bilgi verebilir, yönlendirebilir, o kadar.

 

Küçük olsun, benim olsun” diyerek hiçbir yere varamayız.

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…