DTP VAR
POLİTİKA YOK
Resepsiyonları gözlemekten, liderlerin vücut dilini yorumlamaktan, ülkenin asıl gündemini kaçırır olduk.
Bence daha fazla zaman ve enerjimizi harcamamız gereken sorun, laikliğin tehlikeye düşüp düşmediği değil, Kürt sorunudur.
Kürt sorunu, gerçektir.
Kürt sorunu, dikkat edilmez ve gereken duyarlık gösterilmezse, tüm bölgeyi kana bulayabilir. Oysa şu sıralarda gerilim giderek artıyor.
Devleti hazıklıksız yakalayan ve halen bu hazırlıksızlığın kararsızlığını yaşatan, DTP’nin TBMM’ne girmesi oldu.
Seçimlere kadar DTP, gerektiğinde kapatılan, yöneticileri hapsedilen bir “Kürtçü Dernek” gibi görülürdü. PKK’nın sözcüsü, siyasi-sivil uzantısıydı. Devlet, PKK ile silah gücüyle mücadele eder, DTP’ye karşı da yasaları kullanırdı.
22 Temmuz seçimleri tüm dengeleri bozdu.
DTP, milyonlarca Kürt kökenli Türk vatandaşının oyunu aldı. Bize ait olduklarını iddia ettiğimiz insanlarımızın temsilcisi olarak TBMM’ne girdiler.
Dokunulmazlık zırhını giydiler.
Dünya kamuoyu ve Türk kamuoyunun önüne çıktılar. Her söyledikleri, gazete ve TV’lere geçmeye başladı.
Bir meşruiyet elde ettiler.
Ne devlet, ne siyasi partiler, ne de adalet mekanizması bu yeni duruma uyum sağlayamadı veya sağlamak istemedi.
İşte bu günlerde yaşadıklarımız, farklı politika arayışlarının birer işareti.
TSK, 27 Nisan açıklamasındaki sözlerini uyguluyor.
DTP’yi görmezden geliyor.
Ne davet ediyor, ne el sıkıyor. Milletvekili olarak dahi kabul etmiyor.
AK Parti, ne kadar “anlayışlı” davranmaya çalışsa dahi, hala bir politika oluşturabilmiş değil.
TSK ve MHP gibi, ön koşul olarak, DTP’nin PKK’yı inkar etmesini, “terör örgütü” diye nitelemesini istiyor.
Aslında herkes, DTP’nin böyle bir şey yapamayacağını, PKK’ya sırtını çeviremeyeceğini biliyor. Ancak, başka türlü hareket edemeyeceklerine inanıyorlar veya inanmak istiyorlar.
Bu şekilde belki de, DTP’yi muhatap kabul etmek ve bir diyalog kanalı açmaktan kurtulmuş oluyorlar.
Adalet mekanizması, DTP hala “Kürtçü bir dernekmiş” gibi davranıyor ve milletvekilleri dahil üyelerine davalar açıyor... Dokunulmazlıkları olmasına rağmen, yasalara yeni bir yorum getirip, Aysel Tuğluk ile Ayla Akat Ata’yı yargılamaya devam etmeyi kararlaştırıyor.
Özetle, Ankara’nın ne yapmak, nasıl bir politika izlemek istediği belli değil. Karışık, çelişkili ve tutarsızlıklarla dolu bir yaklaşım izliyoruz.
Böyle devam ederse, ilerde, aradaki uçurum daha da açılacak demektir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|