ERDOĞAN, OFSAYTTAN
KURTULAMADI
Dışardan baktığınızda Başbakan Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda fena halde ofsayda düştüğü, kurtulmaya çalıştıkça da, daha fazla kaydığı izlenimini ediniyorsunuz.
“Ettiği her sözün arkasında duran lider” olmakla övünürdü.
“Açık konuşan, güvenilir lider” diye nitelenirdi.
Bu sıfatlar, önemli ölçüde zedelenmiş gibi...
Başbakan’ın böylesine ofsayda düşmesinin temelinde de, beklenmedik iki önemli gelişme görülüyor. Biraz spekülasyon yapıldığında şöyle bir manzara ile karşı karşıya kalınıyor.
Hatırlayacaksınız, Başbakan seçim kampanyasında ne diyordu?
Hem son kararın yine de Gül’e ait olduğunu söylüyor, hem de elinde birkaç isimle liderleri dolaşacağını ve bir uzlaşı arayacağını açıklıyordu.
Neden biliyor musunuz?
Anlaşılan, Anayasa Mahkemesi’nin 367 kuralını koymasıyla birlikte, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını kafasında silmişti. Gül’ün defteri artık kapanmıştı. Üstelik seçimlerde yüzde 47 oy almayı da hiç mi hiç beklemiyordu. Beklentisi yüzde 40’lardaydı ve bu oranla partisinin Cumhurbaşkanı adayı seçemeyeceğini bildiği için “uzlaşı arayacağım” diyordu.
Seçimler büyük sürpriz yarattı ve Erdoğan’ın ilk ofsayda düşüşüne yol açtı. Adaylık sorunu hem partiye büyük oy getirmiş, hem de Gül’ü birden bire beklenmedik biçimde büyütmüştü.
Seçimlerden sonra da aynı söylemi sürdürdü.
“Karar Gül’e aittir” diyor, aynı zamanda da uzlaşı vaktinin geldiğini söylüyordu. Zira hala, Gül’ün 367’ye takılacağını ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı için partiler arası bir uzlaşıdan kurtulunamayacağını düşünüyordu. O saatte de Gül hala devre dışındaydı.
Erdoğan’ı ikinci defa ofsayda düşüren sürpriz galiba MHP’den geldi. Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimi oturumuna katılacaklarını açıkladı.
Erdoğan yine ofsayda düşmüştü.
Gül’ün adaylığı canlanmış, Erdoğan’ın beklentileri suya düşmüştü. Uzlaşı arayışı sözlerini de tutamaz durumda kaldı. “Karar Gül’ündür” demekten başka çaresi yoktu.
Gül de, “tabii ki adayım” deyiverince Başbakan’ın ofsayttan kurtulabilmesi için tek çare kalmıştı. En yakın arkadaşı, politik yaşamının yıkılmaz kişisi, AKP’nin değişmez 2’inci ismine, “Gel bu işten vazgeç. Gerilim çıkar. Benim kafamda başka isim var” demek veya arkasında durmak yerine, yakınları aracılığıyla ve medya üzerinden “fedakarlık etsin” mesajları yollamayı tercih etti.
Acaba bu mantık dizisi doğru mu? Yoksa tümü spekülasyon mu? Yakında anlayacağız...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|