AB KOMİSYONU
TÜRKİYE’Yİ KORUYOR
Avrupa Birliğinin Türkiye’yi bölmek istediği ile ilgili kuyrukla yalana inananlardan iseniz, sizleri ikna edemem. Eğer Avrupa Birliğinin düşman olmadığına, ancak Türkiye’ye haksız muamele yapıldığına inananlardan iseniz, o zaman son haftalarda giderek büyüyen bir gelişmeyi paylaşmak isterim.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, Türkiye ile AB arasındaki müzakereleri dondurmaya yönelik sözleri, AB Komisyonu tarafından, şimdiye kadar görülmemiş sertlikte eleştiriliyor.
Sarkozy, Türkiye’nin peşini bırakmayacağını açıkça söylüyor. Seçim kampanyasında verdiği sözleri tutan bir politikacı olduğunu göstermek için, Türkiye-AB ilişkilerini seçtiği besbelli ortada.
Sarkozy’nin önündeki en önemli engel ise, Avrupa Komisyonu. Barroso-Rehn ikilisi, ardı ardına demeçler veriyor ve müzakerelerin askıya alınmasının ahde vefa ilkesinin çiğnenmesi anlamına geleceğini ve AB’nin inandırıcılığını kaybetmesine yol açacağını söylüyorlar.
Komisyon Başkanı Barroso’nun, geçen haftaki Le Monde gazetesine açıklaması, işte bu uyarıyla doluydu:
“Türkiye ile müzakerelerin açılması Fransa’nın da desteğiyle oy birliğiyle alınmış bir karar. Kararın Fransa’daki siyasi iktidarda bir değişiklik olduğu için sorgulanması doğru değil. Sadık kalmamak AB’nin güvenilirliğini tehlikeye atar.”
Olli Rehn, daha da ileri gidiyor. Türkiye’nin katılma sürecinin, AB açısından 21 inci yüzyılın en önemli projesi olduğunu söylemekle kalmıyor, Fransız Cumhurbaşkanının, Türkiye ile müzakereleri engelleyerek, ne kadar hatalı davranacağını sık sık tekrarlıyor.
Avrupa Komisyonu, antlaşmalarının koruyucusu olarak doğrusunu yapıyor. Diğer adaylarda olduğu gibi, Türkiye’yi de kurtlara yedirmiyor.
Eğer Komisyonun bu tutumu olmasaydı, Sarkozy 26 Haziran doruğunda bu ilişkiyi paramparça ederdi. Ancak, bir yandan Komisyon tepkisi, öte yandan Türkiye’deki seçimler Paris’in tutumunu değiştirmesine yol açtı.
Fransa şimdi, Türkiye dosyasının Aralık doruğunda ele alınacağını söylüyor. Buna rağmen, Komisyonun açmak istediği üç yeni başlıktan en önemlilerini engellemektende geri kalmıyor. Türkiye ile müzakerelerin “istatistik” gibi sudan konularda yürütülmesini ve Aralık’ta kararın verilmesini dayatıyor.
Seçim sürecindeki Türkiye’nin gözü birşey görmediğinden dolayı, Sarkozy’e “hayır” diyecek bir tek Komisyon var. Doğrusu onlar da, kahramanca mücadele ediyorlar.
Türkiye, 22 Temmuz’dan sonra kendine gelip, AB ile ilgilenmeye başlamazsa, bu ilişkilerin cenazesi 2007 Aralık doruğunda kılınabilir... AB’nin Türkiye’yi bölmeye çalıştığı komiklikleriyle zaman harcayacağımıza, ülke çıkarlarını kendimiz koruyalım.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|