Mehmet Ali Birand
 
GÜL KAYBETTİ…
 
 

GÜL KAYBETTİ…

           

Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıkarken,  siyaset açısından kaybetti. Eğer Salı günkü grup toplantısını izledinizse, sizler de farkına varmışsınızdır.

 

Başbakan adayını açıklarken, Gül bir süre hiç de memnun değilmiş gibi göründü. Sonradan, alkışlar başlayınca önce gözleri doldu, ardından gazetecilerin karşısına geçtikçe değişti. Turlarla birlikte de yepyeni bir Gül ile karşılaştık. Belki hala içinden “Benim ne işim var burada? Ben, Cumhurbaşkanı olmak istemiyordum ki. Benim idealim siyaset yapmaktı. Büyük planlarım vardı. Ben bu ülkeyi AB’ye taşımak istiyordum” diyordu, ancak artık yapabilecek başka bir şeyi kalmadığı için, önündeki işe sarılmak zorundaydı.

           

Bence de Abdullah Gül, uzun vadede, Cumhurbaşkanlığı seçimi oyununun içinde kaybeden taraf veya en büyük fedakarlığı -özveriyi- gösteren kişi oldu. Nedeni de, 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra yeniden siyasete geri dönmenin güçlüğüdür.

           

Abdullah Gül, Başbakan olmak istiyordu.

           

Bunu da, kafasındaki planlarını gerçekleştirebilmek için yapmak istiyordu.

           

Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne taşımak, onun en önemli hedefiydi. Bunu gerçekleştirebilmek için de kafasına koyduğu reformlar vardı. Türkiye’de AB’yi destekleyenler açısından da, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı makamında siyaseten etkisizleşmesi çok büyük kayıptır. Ak Parti içinde kimse Gül kadar AB’ye inanmamıştır. AB için gereken adımları onun kadar ısrarla takip etmemiştir. Cumhurbaşkanlığı mevkiinde de, AB konusuna gereken önemi verecektir, ancak siyasetin içinde olduğu kadar etkili davranamayacaktır. Zira, kim Başbakan ise, düdüğü o çalmaktadır. Erdoğan da AB’yi istemektedir, ancak Gül kadar ısrarlı değildir. Olaya daha çok pragmatik açıdan bakmaktadır. Sıkıştığı anda AB projesini bırakabilecek bir izlenim vermektedir.

           

Gül’ün ise istemediği halde, sırf partisini güç duruma düşmekten kurtarmak adına, sırf yol arkadaşlarının ısrarı üzerine bu makamı kabul etmek zorunda kaldığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Özveriden söz ediyorsak, gerçek özveride bulunan kişinin Erdoğan değil, Gül’ün olduğunu vurgulayabiliriz.

 

İşte bu açılardan bakıldığında da, Gül’ün ve Türkiye’nin kaybettiğini söyleyebiliriz.

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…