Mehmet Ali Birand
 
Eski Mesut Yılmaz aranıyor...
 
 
Siyaset sahnesinde çıktığında gencecik, liberal görüşlü, tutamayacağı sözleri vermeyen ve gerçekçi bir lider imajı veriyordu. Yıllar içinde politikanın kendine özgü kuralları ona da öğüttü ve o sevilen niteliklerinden önemli bölümünü yitirdi. Türk kamuoyu eski Mesut Yılmaz'ı arıyor.


Mesut Yılmaz'ın siyasete atıldığı ilk yılları hatırlar mısınız?

Alışılmış ve artık dinazorlaşmış politikacıların arasında birden bire parlayıvermişti.

Lümpen değil, burjuvaydı...

Kaba değil, kibardı...

Dünyaya kapalı değil, aksine çok açıktı...

Konuşmaya başladığı zaman, kullandığı sözcükler ve mantık dokusu insanları cezbederdi.

Çok önemli iki niteliği vardı.

Biri, eski politikacılar gibi abartılı ve soyut konuşmamasıydı. Ne demek istiyorsa, niyetini açıkça söyler ve karşısındaki insanı samimiyetine inandırırdı. Espiriliydi. Kişilerle eşit düzeyde konuştuğu izlenimini verirdi.

Diğer önemli niteliği, belki de ilk defa oy kaygısı dışına çıkıp, liberal görüşler getirmesiydi.

Özellikle 80 ‘li yıllarda bu görüşleriyle topluma oksijen verir, Türkiye'yi içine kapanık dünyadan kopmuş bir konumdan çıkaracak lider görünümü yansıtırdı.

Almanca ve İngilizce bilmesi, dünyayı takip etmesi, etrafına topladığı arkadaşları, Mesut Yılmaz'ın yepyeni bir lider portresi çizeceğinin işaretleriydi.



Ardından ANAP liderliği geldi.

Liderlik çok farklı birşeydir. Toplum liderlerin kafasından nelerin geçtiğini bilemez. Liderlik, dışa yansıtılan bir görüntüdür. Bir izlenimdir. Bu görüntü veya izlenim bazen liderlerin gerçek kişiliği ve düşüncelerinden çok farklı olabilir. Kimi zaman lideri, olduğundan daha parlak gösterdiği gibi, bazen tam aksine, lider hakkında gerçeklerle tam örtüşmeyen yanlış bir izlenim de yaratabilir.

Mesut Yılmaz'ın ANAP liderliği süresince topluma yansıttığı görüntü işte bu açılardan iniş çıkışlarla dolu geçti.

Birgün bakıyorsunuz sorunlara son derece doğru teşhisler koyuyor. Son derece aklıcı çözümler öneriyor. Ülkenin önünü açacak adımlar atıyor. Etrafındaki insanları ümitlendiriyor, coşturuyor ve beklentilerini arttırıyor.

Ertesi gün bir bakıyorsunuz şu veya bu çevrelerden kaynaklanan önemli bir direnmeyle karşılaşıyor. O zaman aynı Mesut Yılmaz söylediklerinin arkasında durmuyor ve sözlerini unutuveriyor. Etrafındaki insanlar derin bir hayal kırıklığına uğruyorlar.

Mesut Yılmaz'ın bu iniş ve çıkışları yıllar içinde seyrek olsaydı belki gözardı edilebilirdi. Ancak ANAP lideri 90'lı yıllarda öylesine gereksiz hatalar ve iniş çıkışlar sergiledi ki, ona inanmış, gönül bağlamış kişileri zaman içinde yavaş yavaş kaybetmeye başladı.

Görüntüsü giderek hırpalandı.

Ona duyulan güven sarsıldı.

Partisi sürekli oy kaybetti.

Türk kamuoyu gözündeki pırıltılı lider niteliği silindi.

Politikada “son” vardır.

Bir lider hastalığın nereden kaynaklandığını iyi teşhis edemez, yeniden çıkış için gereken önlemleri zamanında alamazsa sonun???????????????????da kendi kendine getirir. Eskiden delege sayısına güvenerek liderler partilerinde kazık kakmayı belki başarmışlardır, artık ancak bu dönemin sonuna gelinmektedir.

İşte bu açıdan Mesut Yılmaz artık son şanslarını kullanmaktadır.

Eğer önümüzdeki dönemde dramatik adımlar atmaz, genel yaklaşımını politikalarını ve söylemini değiştiremezse, ne yazık ki, diğer liderler gibi eriyip kaybolabilir.

Türk kamuoyu hızla değişmektedir. Artık herşeyin “yenisi” istenmektedir.

Bugünkü liderler kadrosu içinde de bu “yenilik rüzgarını” yakalayabilecek nitelikteki tek isim hala Mesut Yılmaz'dır. Hala bir şansı vardır.

Kamuoyu eski Mesut Yılmaz'ı özlemiştir.

Sözlerinde duran, söylediklerini uygulamaya koyan, Türkiye'yi 2000'li yıllara taşıyabilecek, şeffaf, dürüst bir Mesut Yılmaz istenmektedir.

Eğer bunları gerçekleştirebilirse Mesut Yılmaz delege sayısına güvenmeden de partisinin başında kalabilir ve ülke yönetiminde anahtar rolü oynayabilir.

Eğer bunları gerçekleştiremezse, ne yazık ki o da diğerleri gibi kaybolup gidecektir. Partisi de aynı şekilde ufalanacak ve başkaları tarafından yutulacaktır.

Mesut Yılmaz için artık karar zamanı gelmiştir.

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…