AB,TÜRKİYE’DEN
VAZGEÇEMEDİ…
Avrupa Birliği’nin son kararını birkaç açıdan değerlendirebilirsiniz.
Nereden baktığınıza bağlı. Ancak bir bakış açısı var ki, nereden olursa olsun yine de aynı sonuca çıkıyor:
Avrupa Birliği, Türkiye ile müzakereleri tümüyle askıya almak istemedi. Müzakere sürecini yavaşlatmakla, yokuşa sürmekle yetindi.
Bu sonuç son derece önemli.
Zira, Avrupa’da Türkiye’yi durdurmak isteyenlerin gücü yetebilseydi, ellerine bundan daha güzel bir fırsat geçemezdi. Kıbrıs konusunda kendilerini haklı gösterecek bir olanak bulmuşlardı. Üstelik, kendi kamu oyları da hazırdı. Türkiye ile müzakerelerin tümüyle askıya alınması alkışlarla karşılanacaktı.Müzakerelerin tümünü askıya alabilirler veya öylesine koşullar getirirlerdi ki, Ankaranın sabrını bozup kapıyı vurmaya tahrik edebilirlerdi.Türk kamu oyunun da baskısıyla AK Parti de bu tepkiyi gösterebilirdi.
Tam kıvamıydı.
AB’nin ayağına, gol atabileceği nefis bir pas geçmişti.
Ancak yapamadılar.
Daha doğrusu yapmak istemediler. Zira niyetleri, Türkiye’yi saf dışı etmek değildi.Fransa ile Almanya, ilk başlarda çok sert göründüler, ancak onlar da belirli bir sınırı geçmek istemediler. Eğer gerçekten bastırmış olsalardı, felaket bir metinle karşı karşıya kalabilirdik. Alman Dışişleri Bakanı ve Fransız Devlet Başkanı, felaket senaryosunu istememişlerdir.
Daha da önemlisi, Avrupa Komisyonu- özellikle de Olli Rehn-Türkiye’yi koruyan bir şemsiye görevini bir defa daha göstermiştir.
Brüksel’den çıkan bu karardan dolayı sevinmemiz ve alkışlamamız gerektiğini söylemiyorum. Tam aksine, bunun sevinilecek ve alkışlanacak bir yanı yok. Son derece haksız ve çifte standart içeren bir karardır. Bu gerçeği kendileri de biliyorlar.Bildiklerinden dolayı, Türklere izolasyonun kaldırılması konusunu yeniden gündeme getirdiler. Ancak unutmayalım ki, Uluslararası ilişkilerde, özellikle de Avrupa Birliği ile müzakerelerde bütün aday ülkeler aynı çarpıklıklarla karşılaşmışlardır. Önemli olan, ana hedefin gözden kaybedilmemesidir.
Türkiye ile müzakereler kesilmemiştir. Bu süreç zorlaştırılmış, Türkiye’yi tam üye yapacak yol uzatılmıştır. O kadar.
Bu kadarla da kalmayacaktır. İlerde yine krizlerle karşı karşıya kalınacak,daha nice yol kazaları yaşanacaktır. Ancak yine önemli olan müzakere sürecinin tümüyle kesilmemesidir.
Uluslararası ilişkilerde sadece iç politika ve milli çıkar hesapları yapılır. Eğer sonunda hedefinize varacaksanız, yol kazalarını umursamazsınız.
Türkiye bu son karardan dolayı memnuniyetsizliğini göstermeli ancak, akşam yastığa başını koyduğunda kendi kendine hafifçe gülümsemelidir.
Memnun olmalıdır.
KARARIN OLUMLU VE
OLUMSUZ YANLARI…
Dışişleri Bakanlarından çıkan kararın Türkiye açısından iyi olanları da var, sıkıntı yaratacak olanları da.Sıkıntı yaratacak olanların dahi teknik açıdan değil, daha çok psikolojik yönden sorun yaratacağını unutmayalım.
OLUMLU GELİŞMELER
1. Başlık sayısının 8’den 13’e çıkarılması kabul edilmedi. Komisyonun önerdiği gibi 8’ de kaldı. Ayrıca bu başlıkların askıda kalması, teknik açıdan müzakerelere büyük bir zarar da vermeyecektir.
2. Geriye kalan 26 başlık, limanlar nedeniyle veto edilemeyecek ve müzakereleri sürdürülecektir. Kıbrıs belki başka gerekçelerle yine engellemeyi sürdürebilir, ancak limanlarla ilgili gerekçeyi elinden kaçırmıştır.
3. KKTC’ye izolasyonların kaldırılması gerektiği yeniden gündeme gelmiş ve AB bu konuda verdiği sözü kabul etmiştir. 2007 ocağından itibaren görüşmeler başlayacaktır.
4. Almanya , Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs’ın üzerinde en çok durdukları “18 ay sonra durumun yeniden gözden geçirilmesi” önerisi reddedilmiştir. Bu görev, Komisyonun yıllık İlerleme Raporlarına bırakılmıştır. Komisyon bu tip çalışmalarda daha tarafsız davranabildiğinden dolayı, Türkiye avantaj kazanmıştır.
OLUMSUZ GELİŞMELER
1. 8 adet dahi olsa, teknik yönden Türkiye’ye zarar vermese dahi, bu başlıkların askıya alınması psikolojik açıdan zararlıdır. Türkiye ile ilişkilerin “ kısmen askıya alınması” dahi, mali piyasalarda belirli bir rahatsızlık yaratır.
2. Müzakeresi yapılacak başlıkların kapatılmaması , teknik açıdan pek sorun yaratmasa dahi yine psikolojik açıdan zararlıdır. Bürokrasinin hevesi kaçacak, siyasi otoritenin reform heyecanı düşecektir.
SONUÇ: Yukardaki gelişmelerin üstesinden gelinmesi kolaydır ve tamamen Ankara’nın atacağı adımlara bağlıdır. Eğer, reform girişimlerinde yeniden hızlanır ve Kıbrıs konusunda çözüm adımlarını sıklaştırırsa, rahatlayacaktır.
Türkiye bu sonuçlarla yaşıyabilir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|