PAPADOPULOS YİNE
KAYBETTİ…
Şu sıralarda hiçbir lider, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Papadopulos’un yerinde olmak istemez. Herhalde evine kapanmış, duvarları yumrukluyor ve Avrupa Birliği’ne hakaretler yağdırıyordur. Fransızlar’ı ve Almanlar’ı “döneklikle”, AB’yi de çifte standart uygulamakla suçluyordur.
Doğrusunu söylemek gerekirse, hiç de haksız sayılmaz.
Papadopulos 2004 yılı 17 Aralık’ındaki doruk toplantısına, özel bir gündemle gelmişti. Türkiye ile müzakerelerin başlamasına karşılık, Ankara’nın Rumlar’ı resmen tanıması koşulunu öne sürmüştü. Sırtı sıvazlanmış ve başta Avusturya olmak üzere, bazıları tarafından desteklenmişti. Ancak son dakikada satıldı. Zira Avrupa Birliği Türkiye’yi tercih etti. Türkiye tarafından resmen tanınmadan vazgeçti ve sadece Ankara Anlaşması’nın imzalanmasıyla yetindi. Dolaylı bir tanınma yolunu denedi. Ancak, o da olmadı. Erdoğan bastırınca, AB liderleri “Ankara Anlaşması’nın imzalanması, Kıbrıs’ın tanınması anlamına gelmez” dediler.
Papadopulos, sonradan ikinci bir fırsat daha yakaladı.
Ankara Anlaşması’ndaki limanların açılmasını ön plana çıkarttı.
İlk başlarda şansı yaver gitti. Fransa, Almanya, Hollanda ve Avusturya, tamamen iç politika nedenleriyle Türkiye’yi sıkıştırmak için, Rumlar’ı kullanmak istediler. İşte Papadopulos’u heyecanlandıran da bu oldu. Kaçırdığı bir fırsatı yeniden yakalamıştı. Limanları açtırdığı taktirde, Türkiye’nin Güney Kıbrıs Hükümeti’nin bütün adayı temsil ettiğini dolaylı şekilde kabul ettiği sonucunu çıkaracak, bunun propagandasını yapacak ve bu sayede de 2008 yılı başkanlık seçimini de kazanabilecekti.
Önce, Türkiye ile tüm müzakerelerin askıya alınması isteğiyle ortaya çıktı.
Ardından 15 başlığın askıya alınması pozisyonuna geriledi.
18 aylık bir süre verilmesi ve Türkiye kıpırdamamışsa, yeni cezalar kesilmesi fikrinin peşine takıldı.
“BM çerçevesinde Kıbrıs çözümü” gibi cümlelerin edilmemesinde ısrar etti.
Sonuçta ne olduğu ortada.
Papadopulos, beklentilerinin ancak küçük bir bölümünü elde edebildi. Şimdi, yine son derece kızgın. Zira yine AB, Türkiye’yi tercih etti. Daha doğrusu, Türkiye’yi kaçıracak bir noktaya sürüklememeyi tercih etti. Rum lider yine hayal kırıklığına uğradı.
Papadopulos bu tutumuyla, sadece Kıbrıs’ı hukuken ikiye bölünmeye doğru götürmekle kalmıyor, aynı zamanda KKTC’nin resmen tanınmasını da zorluyor.
Rum lider ülkesine büyük zarar veriyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|