PAPADOPULOS EFENDİYE
BİRİLERİ BİRŞEYLER SÖYLEMELİ
Salı sabahı resmi Ankara ziyaretinin sonuna gelmiş olan Belçika Dışişleri Bakanı Karel de Gucht ile sohbet ettik. Belçikalılar ilginç bir yöntem uyguladılar. Türkiye’den siyasi ve ekonomi konularında yazı yazan birkaç isim davet ettiler. Bakan bize soru sordu. Açıkça, Ankara’daki resmi görüşlerle yetinmemişler, kamuoyunun da nabzını tutmak istemişlerdi. Belçikalı gazeteciler de oradaydılar. Çok akıllıca bir yöntem.
Belki, Kıbrıs ve Avrupa Birliği konularındaki duyarlığım ve heyecanımdan olacak, Belçika Dışişleri Bakanı ve heyetinin çok vaktini almak zorunda kaldım. İçimi döktüm. Yanlış yaklaşımlar nedeniyle, Türk kamuoyunun Kıbrıs sorunu ve AB’ye bakışını anlattım. Eğer 14-15 Aralık doruğuna kadar bir “ince ayar” yapılamazsa, karşılıklı kayıplara uğrayacağımızı vurguladım. Adeta, yüksek sesle bir uyarı çığlığı attım.
Bir işe yaradı mı, yaramadı mı bilemem. Hiç üstüme vazife olmayan bir şey yaptım. Ancak, son gelişmeler karşısında, BM gözlemcisi veya uluslararası gazeteci gibi tarafsız bir yaklaşım sergileyemezdim. Hissettiklerimi ve gördüklerimi anlattım. İçimi döktüm.
Bu sohbette beni en çok ümitlendiren, Belçikalı bakanın bir gece önceki tutumunu tekrarlamasıydı. Yani, gelinilen bu noktada Rum Cumhurbaşkanı Papadopulos’un da sorumluluğunun bulunduğuna işaret etmesiydi.
Çok doğru bir noktaya parmak bastı.
Sanki Kıbrıs sorunu sadece Türkiye’yi ilgilendirirmiş, sanki Papadopulos efendinin gelinilen noktada hiç suçu yokmuş gibi davranmadı.
Bu çok önemli, zira Belçika belki küçük bir ülkedir ancak, AB’de son derece etkindir. İsterse, Türkiye’nin kim vurduya gitmesini engelleyebilir. Papadopulos efendiyi kıpırdamaya zorlayabilir.
Gerçekten de komik bir durumla karşı karşıyayız. Papadopulos kılını dahi kıpırdatmıyor ve topu Türk tarafına atıyor. Sanki, Kuzey Kıbrıs’ın bir an önce kendine geri verilmesini bekliyor. Adeta, tam teslimiyet geciktiğinden dolayı sinirleniyormuş gibi bir tutum içinde.
Birilerinin de çıkıp “Papadopulos efendiye, Kıbrıs’ın bu noktaya gelmesinde asıl sorumluluk sizlere aittir. Şimdi, hiç fatura ödemeden, sırtını AB’ye dayayarak ve AB üzerinden günahlarını affettirmeye kalkma” demesi gerekiyor.
İşte AB’den beklentimiz budur.
Küçük Belçika’nın, büyüklere madalyonun öbür tarafını hatırlatabileceğini hissettim
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|