ARA VERİP, SOLUK
ALIRSAK, BU İŞ BİTER
Geçen Salı günü Can Dündar’ın, NTV’deki NEDEN adlı programını büyük bir merakla izledim. Can, benim uzun süredir 32.GÜN’de yapmak istediğim, ancak geç kaldığım için gerçekleştiremediğim bir fikri gerçekleştirdi. Neyse, önemli değil ilerde ben de yaparım, ancak Can’ınki çok zamanlıydı. Ancak ben böyle şeylerden kompleks duymam, iyi bir zamanlama bulup ben de yapacağım.
Gelelim Dışişleri Bakanlarımızın söylediklerine…
Her biri farklı dünyaların insanları. Ancak bir görüş etrafında birleşebildiler.
İlter Türkmen, Mümtaz Soysal, Murat Karayalçın, Sina Gürel, Mesut Yılmaz, Emre Gönensay bir araya geldiler.
Eski Dışişleri Bakanlarının durum tespit etme adına söyledikleri kendi yorumlarıydı. Durumu nasıl gördüklerini anlattılar. Kimileriyle aynı fikirdeydim, kimilerinin tespitlerinden farklı düşünüyordum. Ancak genelde bir tespit var ki, katılmamaya imkan yoktu.
Çok basitleştirerek sizlere aktaracağım:
“Avrupa’da, çeşitli nedenlerle Türkiye’nin tam üyeliği konusundaki direniş giderek yoğunlaşıyor. Büyük bir direnme ile karşı kaşıyayız. Şu anda dahi müzakereler yürümüyor. Hele Kıbrıs sorunu nedeniyle, müzakerelerin devamı daha da güçleşecek. Yani, ne yaparsak yapalım müzakereleri yürütemeyeceğiz. En iyisi biz müzakarelerin belirli bir süre için (örneğin, genel seçimler sonuna kadar) askıya alınmasını talep edelim. Karşılıklı soluk alma süresi diyelim ve önceden saptanacak bir tarihte tekrar başlayalım. Bu sürede Avrupa kendi kendine, Türkiye hakkındaki kararını versin, Türkiye de kendi hesabını yapsın ve yeniden başlayalım…”
Bu sözler, Türk kamuoyundaki genel havayı gayet iyi yansıtıyor. Bugün kimle konuşsanız aynı sözleri söyleyenler, hatta daha da ileri giden ve tamamen bırakıp vazgeçelim diyenler çoğunlukta.
Ancak, Avrupa Birliği ile müzakereler hiçbir zaman bu kadar kolaylıkla bırakılmaz. Bu kadar kolay pes edilmez. AB, son 30 yılda yeni 19 aday ülke ile müzakere etti ve tam dört defa genişledi. Her genişlemede bu tip dramlar yaşandı. İngiltere, müzakereyi başarıyla tamamlamasına rağmen, Fransa tarafından iki defa veto yedi. Ancak hiçbiri yılmadı. Zira, üye ülkeler kimin Avrupalı olduğu, kimin olmadığı veya kimin üye olup kimin olamayacağına karar verme hakkı yoktur. Bu bir bilek mücadelesidir ve direnen, iyi oynayan kazanır.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|