Mehmet Ali Birand
 
ŞİMDİ CESUR ADIM GEREKİYOR
 
 

BÖYLE BİR ORTAMI

BİR DAHA BULAMAYIZ


Bugünkü noktaya gelmemiz  hiç kolay olmadı.


Unutmayalım ki, Washington’a tutum değiştirtebilmek için yaklaşık iki yıl uğraşıldı.


Irak batağına saplandıktan sonra, gözü hiçbir şeyi görmeyen ABD, PKK ile uğraşmak istemedi. Başında yeterince sorun olduğundan dolayı, Türkiye’nin ısrarla PKK’dan şikayet edişine kulak vermedi.


Hemen komplo teorileri üretildi.. ABD’nin Türkiye’yi bölmek istemesinden tutun da, Büyük Kürdistan’ı yaratmaya veya İran‘daki Kürtleri ayaklandırmaya kadar bir dizi art niyet arandı.


Kimse bilemez, belki de böyle art niyetler vardır ve gerçektirler. Ancak benim bildiğim bir şey var ki, o da ABD’yi harekete geçirebilmek kolay değildir.


Neden geçen yıl değil de, şimdi tutum değişti?


Belki, Türkiye’nin sabrının taştığını gördüler. Ankara’nın gözünün karardığı sonucuna vardılar. 


Ancak, hangi gerekçeyle olursa olsun, sonunda tutum değiştirdiler ya, işte önemli olan  budur.


ABD’yi ikna etmek zordur.


Politikalarının değişmesini sağlamak çok zaman ve çaba gerektirir, ancak Beyaz  Saray bir defa kararını verdi mi, çarklar döner.


Ancak, çok dikkat edilmesi gereken bir başka nokta daha vardır:


Washington bir adım atarken, karşılığında da mutlaka bir şeyler bekler veya ister. Uluslararası ilişkilerde hiçbir şey bedava gelmez. Mutlaka bir faturası vardır. 


ABD bugünkü tutumunu ancak, Türkiye’nin içeride Kürt sorununu hafifletebilecek, PKK’nın zeminini eritecek adımlar atması durumunda sürdürür. Türkiye’nin PKK terörüyle sadece Kuzey Irak’ı havadan vurarak mücadeleyi seçmesi durumunda, bir süre sonra “yeter artık” diyebilir.


Bush yönetimi son aylarda attığı iki adımla Türkiye’ye ne kadar önem verdiğini gösterdi.


Biri, Ermeni soykırımı tasarısını engellemesi, diğeri de Kuzey Irak’ın bombalanmasına izin vermesiydi.


Şimdi her iki konuda da, Ankara’nın hareketlenmesi bekleniyor.


Ermeni sorununda bazı jestler, Kürt sorununda da, PKK’nın tabanını yok edecek ve örgütün belini kıracak adımlar atılmasını istiyor.


Ankara’ya bu mesajlar açıkça veriliyor.


Erdoğan ile Bush yönetimi arasındaki mesajlaşma şimdi daha netleşti: Ankara, Washington’un isteğine uydu ve büyük bir kara harekatından vazgeçti. Buna karşılık  ABD, Kuzey Irak hava sahasını açtı ve istihbarat vererek, Türkiye’nin kendi gözetimi altında bir harekat gerçekleştirmesini kabul etti. 


Bu, işin askeri yönüydü.


Peki, paketin siyasi yönünde neler var?


Bugüne kadarki Amerikan politikalarını hatırlarsak, nelerin beklendiğini çıkarmak o kadar da zor sayılmaz.


Üstelik, bir noktayı gözden kaçırmayalım: Bu, bizim sorunumuzdur. Amerika’nın değil. Çözümü de ancak bizler bulabiliriz. Yeter ki, siyasi cesaretimiz olsun ve Devletin tüm kurumları aynı hedefe doğru yürüsünler. Birbirlerine çelme takmasınlar. Rol çalmaya kalkmasınlar.

ATILACAK ADIMLAR

CESARET GEREKTİRİYOR


PKK tam anlamıyla bir yol kavşağında bulunuyor.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti biraz cesur davranabilirse, örgütün belini kırabilecek veya etkinliğine büyük oranda darbe indirebilecektir.


Eğer Türkiye kolayı seçer ve Kuzey Irak’ın havadan bombalanmasıyla yetinir, gerisini görmezden gelirse, tam aksine PKK’nın yeniden dirilmesini sağlar.


İşte böylesine önemli bir yol kavşağında bulunuyoruz.  PKK’nın hangi yöne gideceğini, bizim takınacağımız tutum etkileyecek.


Bazı gerçekleri unutmayalım:


PKK, kendi isteğiyle silah bırakmaz, bırakamaz. Şu anda ölüm kalım mücadelesi veriyor. Tüm gücüyle kadrolarının çözülmesini engellemeye ve yeni suikastlarla gücünü göstermeye çalışıyor. 

PKK, belki paraca dışardan finanse ediliyor olabilir, ancak kadrolarını ülkenin içinden sağlıyor.

Çeşitli nedenlerle Kürt kökenli vatandaşlarımızın bir bölümü PKK’yı kafalarından veya kalplerinden ya atamıyorlar veya atmak istemiyorlar.


Terör örgütünün belini kırmanın, kadrolarının dağılmasını sağlamanın yolu – ne kadar istemesek ve tepki toplayacağını bilsek dahi- bir nevi aftan geçmektedir. Böyle bir adımın ne kadar etkili olacağı ve örgütü dağıtacağı  biliniyor. Ancak, bunun için siyasi cesaret gerekiyor. Oy kaygısıyla, toplumdan gelecek tepkilere dayanmak kolay olmayacaktır.


Terör örgütüne bu darbeyi vururken, siyasi opsiyonları da kapatmamız gerekir. DTP’yi Meclisten atmak veya kapatmak, sadece PKK’nın işine yarayacaktır. Örgüt halka dönüp “Görüyorsunuz, Devlet bizim birkaç temsilcimize bile tahammül edemiyor. Sadece silah ve sopa ile üzerimize gelmeyi biliyor” diyebilecek ve hem sempati, hem de kadrolarına  yeni insanlar çekebilecektir.


Bu oyuna düşmememiz gerekmektedir.


Siyasetin önü açıldığı oranda, Kürt aydınları ve Avrupa’daki Kürt diasporasının PKK üstündeki baskıları da artacaktır. Unutmayalım ki, bölge halkı kan dökülmesinden  rahatsızdır, ancak içine düşülen kısır döngüden nasıl çıkılacağını da görememektedir. Devletin, inisiyatifi ele alması, gidişi büyük oranda etkileyecektir.


Devletin inisiyatifi alması gereken diğer iki alandan biri aş-iş, diğeri de günlük yaşamdır.


Bölgedeki işsizliği giderecek el emek yoğun yatırımlar, insanlara  dağa çıkmak yerine başka seçenek yaratacaktır. Aileler çocuklarına daha fazla sahip çıkacaklar ve ister istemez, PKK’nın beslenme damarlarının büyük bölümünün kesilmesi sağlanacaktır.


Günlük yaşamda da, artık Kürtçe eğitim ve yayın konusundaki kısıtlamaların kaldırılma zamanı gelmiş ve geçmektedir. Bugünkü uygulamalar halkın Devlete bakışını olumsuz yönde etkilemekten başka bir işe yaramamaktadır.


Yukarda saydıklarımız, Ankara’da politika üreten kurumların bildiği ancak bir türlü cesaret gösterip uygulayamadıkları önlemlerin sadece bir bölümüdür.


Siyasi otorite bu cesareti gösterebilir, diğer kurumlar da (özellikle TSK ve MİT) uyum içinde aynı hedefe doğru çabalarını yoğunlaştırabilirlerse, PKK teröre büyük ölçüde yok edilebilir. Yeter ki, biz kendi içimizde  kararımızı verelim ve adımlarımızı atmaya başlayalım.





Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…