DEVLET, BİR
6-7 EYLÜL’Ü ÖNLEDİ
Geçmiş yıllardaki krizleri düşünüyorum da, bugün yaşananlara gösterilen tepkilerle, eskiler arasında büyük fark görüyorum.
Hafızanızı yoklayın.
Eski ünlü krizlerde neler yaşardık?
Örneğin, Ege krizleri, Kıbrıs krizleri, Türk kökenlilerin Bulgaristan’dan sürülüşü sırasında yaşananları hatırlıyor musunuz?
İlk aşamada, toplum seyirci kalır, devlet ayaklanırdı. Başbakan ve bakanlar sert konuşmalar yaparlar, komutanlar heyecanlı demeçler verirler, birlikler bir yerden bir yere yollanır, TRT’de kahramanlık şarkıları söylenirdi.
Devlet, toplumu öylesine kışkırtır, öylesine kışkırtırdı ki, bir süre sonra kıpırdanma başlardı. Bu da yetmez, devlet göz kırpar ve bürokrasi mitingleri dahi organize ederdi.
Sivil Toplum Örgütlerinin neredeyse tümü devletten yanaydı. Ankara’dan göz kırpılınca hepsi sokağa dökülürlerdi. Bir yerden bir yere gitmeleri gerekirse, devlet o zaman KİT’lere (Kamu İktisadi Teşekkülleri) veya belediyelere emir verir ve otobüsler, kamyonlarla “protestocular” taşınırdı. Nereye çelenk konacak, hangi sloganlar atılacaksa onu da bürokrasi saptardı.
BUGÜN DEVLET
FARKLI DAVRANIYOR
Bugün durum daha farklı.
Devlet yine güçlü. Yine istediğini yaptırabiliyor, ancak eskisi gibi her şeyi kontrol edemiyor. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) devleti eskisi gibi dinlemiyor. Tam aksine, devlet kontrol edemiyor. STÖ’ler ayaklandılar mı, önlerinde durulamıyor. Hele polisten dayak yemeği göze alanlar varsa, kimse durduramıyor.
Benim en çok dikkatimi çeken, bu son kriz sırasında devletin sağduyulu yaklaşımıydı.
Hele seçim sürecine girildiği bir sırada, ne Başbakan, ne de bakanlar, abartılı bir tepki gösterdiler. Tam aksine, yatıştırıcı davrandılar. Komutanlar da, ağızlarını açmadılar.
Oysa Başbakan, fırsat bu fırsattır diyerek, fırtına estirebilirdi. Öyle bir milliyetçilik gösterisine girerdi ki, önünde ne MHP ne CHP, kimseler kalmazdı. Vatan kahramanı olarak alkışlanır, omuzlarda taşınır ve seçimlere bu rüzgarla gidebilirdi.
Tayyip Erdoğan, boykotları engellediği gibi, kabaran heyecanları yatıştırıp, bu ülkeyi yeni bir 6-7 Eylül faciasından kurtardı.
Aynı şekilde, ulusalcı ve milliyetçi çevreler de Orhan Pamuk’u eleştirerek prim yaparken, Dışişleri Bakanı Gül, medyanın önünde Pamuk’u tebrik etti. Başbakan’ın da aradığı ve kutladığı açıklandı.
Devlet, Türkiye’ye yakışır biçimde davrandı.
Ucuz politika yapmadı.
Oy kazanabilmek için, ülkeye zarar verme yolunu tercih etmedi.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|