MERKEL, SANDIĞIMIZ
KADAR TERS DEĞİL...
Çarşamba günü Frankfurt’ta Alman Başbakanı Merkel ile yaklaşık üç saat konuşma, dinleme ve soru sorma olanağım oldu. Avrupa’ya yayın yapan Kanal D’nin 10’uncu yıldönümü kutlanıyordu ve Merkel tam dört saatini Türkiye’ye ayırdı. Bir Alman Başbakanı için önemli bir jestti. Ekim başında Ankara’ya resmi bir ziyarette bulunacak. Bugünden o ziyaretini hazırladı.
Konuşmasını ve verdiği yanıtları ayrıntılarıyla okumuşsunuzdur. Burada size, Hıristiyan Demokrat ağırlıklı Alman Hükümeti’nin Türkiye-AB ilişkilerine yaklaşımıyla ilgili, önemli gördüğüm bir noktaya işaret edeceğim.
Tüm Hıristiyan Demokratlar gibi, Merkel de Müslüman Türkiye’yi tam üye yapmayı içine sindiremiyor. Kabul edemiyor.
Ancak bir yanlarıyla da, Müslüman Türkiye’yi, başka gerekçelerle olsa dahi, dışarıda bırakmayı henüz tam göze alamıyorlar. Faturasının ağır olabileceğinin farkındalar.
Bundan dolayı, son kararı zamana bırakmışlar. Merkel sorularımı yanıtlarken bu politikayı çok net açıkladı.
“... Almanya için Ahte Vefa çok önemlidir. Bizden önceki hükümet bir anlaşma yaptı ve Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlattı. Biz de buna saygı gösteriyoruz. Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini engellemeyeceğiz. Durdurmayacağız... Sonuna gelindiğinde kararımızı vereceğiz. Acaba AB, Türkiye’yi hazmedebilecek mi? Acaba hepimiz için Özel Statü daha mı iyi?”
Durum bu... Önümüzde daha 10-15 yıl var. Kim öle, kim kala... Almanlar gibi düşünenlerin tek ümidi, Türk kamuoyunun sinirlenmesi, bıkması ve havlu atması. Bundan dolayı, başından beri söylüyorum: Türkiye isterse ve sabır gösterip, müzakereleri sürdürürse tam üye olabilir. Her şey bize bağlı.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|