BAŞBAKAN, ÇANKAYA’YA
ÇIKMAYACAĞINI AÇIKLAMALI (*)
Son birkaç aydır yaşanan olayları arka arkaya koyun ve bugüne kadar ki gelişmeleri bir gözden geçirin, belirgin çizgiyi görürsünüz.
- Başbakan başta olmak üzere, AK Partinin bazı kesimleri dindar oy tabanına yönelik söylemini arttırdı. Ses tonunu yükseltti. Din motifleriyle süslü olaylar arttı. Dinci basın, hiç bir sınır tanımamaya başladı. Bu gelişmelerden cesaretlenen yerel dinci akımlar kendilerini gösterir oldular.
- Bu gelişmeler karşısında veya öncesinde laik kesimler tutumlarını sertleştirdiler. Her olay -küçük veya büyük önemli veya önemsiz- rejime tehdit olarak algılandı. AK Partiye karşı “rejim düşmanı” muamelesi yapılır oldu. Haklı veya haksız AKP her konuda suçlanmaya başlandı.
- Laikler için Çankaya giderek sembolleşti. Laikliğin kalesi olarak nitelenen Cumhurbaşkanlığı seçimi de giderek önem kazandı.
HERŞEY KÖŞK İÇİN
PLANLANIYOR...
Bu tırmanmayı kimin başlattığını bulmak imkansız. “Tavuk mu yumurtadan, yoksa yumurta mı tavuktan çıktı?” sorusunu andırıyor.
Ancak, şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki, yaşanan savaşın temelinde Cumhurbaşkanlığı seçimi yatıyor. Askeriyle, laik muhalefeti, laik kesimleriyle, “Laik Cephe” Çankaya’yı Türban’a teslim etmeme konusunda tam bir görüş birliği içinde...
Sorun, Başbakan’ın Çankaya’ya çıkmaması değil. Sorun Türban’lı eşi olan birinin Çankaya’ya çıkmasının engellenmesi.
Danıştay katliamı ile en üst noktasına çıkan bu kararlılık artık netleşti: Türkiye’nin önemli bir bölümünü kapsayan laik cephe, Cumhurbaşkanlığı köşküne eşi türbanlı olan birini çıkartmayacak.
Durum son derece açık ve net.
İster Erdoğan, ister Arınç veya bir başkası zorlayabilir ve TBMM’deki çoğunluğu sayesinde de seçilebilir.
Ancak emin olun, hayatı zehir olur. Köşk’te birgün dahi rahat oturamayacağı gibi, Türkiye’yi de gereksiz bir gerilimin içine sokar. Ekonomi zorlanır, AB’de Türkiye’yi istemeyenler “Türkiye dincileşiyor” propagandasına başlarlar.
BU GERİLİMİ DÜŞÜRMENİN
TEK YOLU VAR
Politikada bazı şeyler meclisteki çoğunlukla dahi gerçekleştirilemez. AK Parti işte bu gerçeği görmeli ve yeni bir strateji geliştirmeli. Bugünkü çıkmazdan başka türlü kurtulunamaz.
Bunun tek yolu da, Başbakan’ın Çankaya’ya çıkmayacağını veya Çankaya’ya kimleri tercih edeceğini topluma sızdırması veya paylaşmasıdır.
2007 Mayıs’ına kadar böyle bir gerilim içinde yaşamak ülkeye çok zarar verir.
Ayrıca, bugünlerde atılmayacak olan bu adım ilerde öylesine bir inatlaşmaya yol açar ki, muhalefetin “işte istediğimizi elde ettik” demesine yol açabileceği gibi, seçim tam bir rejim kavgasına girebilir. Böyle bir durumda da ne Avrupa Birliği müzakeresi, ne de ekonomiden medet umabiliriz.
Başbakan sağ duyusunu kullanmalı ve Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak elini göstermelidir. Eli de, Köşk’e türbanlı eşi olan birinin çıkmaması olmalıdır. Hiç değilse Cumhurbaşkanlığına bir “uzlaşı adayı” arayacağını açıklamalıdır.
Bu gerilim mutlaka giderilmelidir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|