RUMLARIN ÜMİDİ
SONBAHARA KALDI...
Kıbrıs Rumları, çekirge misali üç defa zıpladılar, ancak Avrupa Birliğinden istedikleri yanıtı alamadılar. Hedefleri (17 Aralık 2004 AB doruğundan bu yana) Türkiye’den koşulsuz tanınmayı koparmak, yani Ada’nın tamamına sahip olduklarını tescil ettirmekti.
Bir türlü yapamadılar.
Herne kadar, tanınma işini limanların açılmasına indirgemiş olsalar dahi, o konuda da beklentilerini elde edemediler. Avrupalılar, başka konularda Türkiye’ye de yaptıkları gibi, Rumları da tam anlamıyla tatmin etme niyetinde değil. AB ile yaşamın kuralı budur. Kimse, isteğinin yüzde yüzünü kazanmaz. Daima uzlaşı vardır. Herkes kazanır, herkes biraz kaybeder.
Rumlar da ufak tefek ilerlemeler yaptılar, ancak resmi tanınma konusundaki ümitlerini kesmeleri gerektiğini de nihayet anladılar. Bundan dolayıdır ki, tüm güçlerini limanların açılmasına yönlendirdiler. Türkiye limanlarına Rum gemilerinin girmesine izin verdiği taktirde, Rum yönetimi “Türkiye bizi tanıdı” diye kıyameti koparacak. Limanların açılması aslında “resmi tanınma” anlamına gelmiyor, ancak bu şekilde yansıtılacak. Yani oyun tamamen siyasi ve iç politika tribünlerine karşı oynanıyor. Ankara da, bunu bildiğinden dolayı kabul etmiyor.
Rumların son şansı, Avrupayı sonbaharda Türkiye’ye karşı kışkırtmak ve Aralık doruğunda ya vetosunu kullanarak veya görüşmeleri askıya aldırarak Ankara’ya boyun eğdirmek.
Türkiye’de ısrarla “Tek taraflı olmaz. Onlar da KKTC’ye ambargoyu esnekleştirirler, o zaman birlikte hareket ederiz” diyor.
Sonbahar, Rumların son şansı. İlerde, Türkiye’ye birçok zorluk çıkarabilir, hatta veto dahi kullanabilir, ancak AB’yi harekete geçiremez.
Anlayacağınız, çok sıcak bir sonbahar yaşayacağız.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|