Mehmet Ali Birand
 
AK PARTİ’NİN ABD İLE İLİŞKİLERİ SARIYA DÖNDÜ…
 
 

AK PARTİ’NİN ABD İLE

İLİŞKİLERİ SARIYA DÖNDÜ…

 

Geçen hafta Washington’da yıllık Türk-Amerikan doruğu vardı. Türk ve Amerikan iş adamları, gazeteciler, siyasiler ve askerler her yıl resmi olmayan bir çerçevede bir araya gelirler. Biraz iş, biraz nabız yoklama şeklinde geçer. Katılımdan ve katılanların söylediklerinden, ilişkilerin ne aşamada olduğu ve nereye doğru geliştiği anlaşılır.

        

İlişkiler iyi ise, ABD yönetiminden gelenlerin düzeyi yükselir, işler iyi gitmiyorsa, katılım düşer ve eleştiri dozu artar. Bu yılkini izleyen ve sözüne güven duyduğum kişilerin anlattıkları olsun, Milliyet’in Washington temsilcisi Yasemin Çongar’ın gözlemleri olsun , son derece karamsardı.

        

Ankara ve İstanbul’a gelen ve alışılmışın dışında uzun, yoğun ve üst düzey görüşmeler yapan, ABD Genelkurmay Başkanı Pace’in söylediklerini, ABD Büyükelçisi Wilson’un Salı günkü TABA (Türk-Amerikan İş Adamları Derneği) konuşmasını,  ayrıca Washington’da tanıdığım gözlemcilerle yaptığım konuşmaları bir araya getirince, karşıma daha da rahatsızlık veren bir tablo çıktı. Sizlerle bunu paylaşmak istiyorum…

        

AK Parti hükümet olduğunda, Irak istilasına kadar geçen dönemde, eller üstünde taşınıyordu. İlişkilere ilk darbe, Tezkere olayı ile indi. Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden geçmesine izin vermeyen Meclis kararı, ABD’nin Türkiye’ye karşı bakışını zedeledi. Ancak, bu karar nede olsa Meclis’ten çıkmıştı. Demokratik bir sürecin sonucundaydı. Anlatılabilir, anlayışla karşılanabilir bir gelişmeydi. Eleştiriler daha çok, Türk Genelkurmayına ve Türkiye’nin genel tutumuna yönelikti. Zaman içinde ilişkiler tamir edildi.

        

Bush yönetimi,bu olayın faturasını AK Parti’ye çıkartmadı.

        

Bugün durum farklı.

        

Yere göğe konulamayan AKP hükümetine bakışlar değişmeye başladı.

        

AKP artık kuşkuyla izlenen, sabıkalılar listesine konmuş durumda.

        

Türk-Amerikan ilişkilerinde henüz bir krizden söz edilemez. Ancak, miğde ağrısı gibi bir rahatsızlık var. Üç yıl önceki yeşil ışık, sarıya dönüşmüş.

        

Bush yönetiminin dış politikasını oluşturan kişiler “Türkiye ile hala aynı yere bakmadığımız, karşılıklı güven havasını oluşturamadığımız, ortak hedefleri saptayamadığımız açıkça hissediliyor” diyorlar.

        

HAMAS ziyareti bardağı taşırmış. Üstünden bu kadar zaman geçmesine rağmen, yara hala açık, hala kanıyor. Ancak sorun sadece HAMAS ziyaretinden de kaynaklanmıyor. AKP’nin çeşitli tutumları kuşkuları arttırıyor. Başbakan ve daha da önemlisi, bazı AK partililerin Amerika ile ilişkiler hakkındaki sözleri, parti’nin bakışını Avrupa Birliğinden çok Doğu’ya doğru çevirdiği izlenimi giderek yaygınlaşıyor.

        

ABD gibi, süpergüç konumundaki ülkeler, müttefiklerinin farklı bir tutum almasından hoşlanmazlar.Süpergüç olmanın doğasından gelen bir yaklaşımla “ Bizim dostumuzsanız, bizimle aynı yere bakın” derler. Farklı sesler çıkınca sinirlenirler.

        

Türkiye, ABD’ nin uydusu değildir. Gayet tabii kendi politikaları bulunacak ve gerektiğinde de bu politikaları uygulayacaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bunu yaparken yolun sonunda nasıl bir faturayla karşılaşılabilineceğinin iyi hesap edilmesini gerektirir. Zarar ziyan hesabı iyi yapıldı mı, o zaman büyük sorunlarla karşılaşılmaz. Dış politika sanatı da zaten budur…

          

Tekrar edeyim, Türk- Amerikan ilişkilerinde kriz yok, ancak gerginlik var. Bu gerçekten hareket edilip, bu ilişkilere gereken titizlik ve duyarlıklar gösterilebilirse, sorun çok kolaylıkla çözülebilir. Eğer durum ciddiye alınmazsa, o zaman durum ciddileşebilir.

        

Ülkeyi iyi yönetmekle sorumlu olan AK Partinin, son derece kırılgan bir ekonomik, siyasi ve sosyal süreçten geçen Türkiye’nin, ABD ile kriz içine girmesi çıkarına değildir.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…