GÜL, İDDİANAME KONUSUNDA
RAHATSIZLIĞINI SAKLAMIYOR
Viyana’daki son akşam, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile uzun uzun konuştuk. Tahmin edebileceğiniz gibi, en çok üzerinde durulan konu Van savcısının iddianamesiydi.
Gül rahatsız.
İddianamenin sanki AK parti tarafından teşvik edildiği konusundaki iddialara çok tepkili. Hele Org.Büyükanıt’ın önünün kapatılması için bir komplo kurulduğu yolundaki yorumları sorduğunuzda ne kadar sinirlendiği açıkça görülüyor. Ayrıntılara girmemekte çok direndi. Tek verdiği ipucu, yargı reformunun ne kadar gerekli olduğu ile ilgiliydi. Yargıtay Başsavcısı Nurettin Ok’un yargıya siyasetin karıştırılması konusundaki sözlerini hatırlattım. Yine rengini değiştirmedi. Ancak, herhalde geçmişteki bazı kötü anıları aklına gelmiş gibi, yeni bir sayfa açılması gerektiği anlamına gelen ve yargı reformunun önemine işaret eden açıklamalar getirdi.
Unutmamak gerekir ki, Abdullah Gül zamanında bu tip iddianamelerle çok karşı karşıya kalmış siyasetçilerden biridir.
Gül’ün sert biçimde reddettiği iddialardan bir diğeri de, Org.Büyükanıt’ ın Genelkurmay Başkanlığının engellenmesiyle ilgiliydi. Büyükanıt’ın yerine gelecek diğer komutanların genel tutumlarının farklı olmayacağına dikkat çekti.
Dışişleri Bakanı ile konuşmamın bence en ilginç yanı, İran ile ilgili olanıydı.
Sizlere özetleyerek şu başlıkları verebilirim. Gül aşağıda bulacağınız kelimeleri aynen kullanmadı, ancak aynı anlama gelecek şekilde konuştu:
- Nükleer silaha sahip olmuş bir İran görmek istemeyiz…Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bazı kısıtlamalar getirdiği taktirde, bunlara bizde uymak zorunda kalırız… Bu konu bizim için çok önemli, zira İran yanıbaşımızdaki bir ülke. Türkiye’nin 70 bin kamyonu her yıl Orta Asya Cumhuriyetlerine geçmek için İran topraklarındam yararlanıyor. Türkiye’ye yılda yaklaşık 1 milyon İran’lı turist geliyor, enerji ihtiyacımızın bir bölümünü bu ülkeden karşılıyoruz ve aramızdaki ticaret 4 milyar dolar civarında.
- Bugünkü koşullarda Kıbrıs gemilerine limanlarımızı açamayız…Kendimizi, eski genişleme komiseri Verheugen’in dediği gibi, bizde aldatılmış gibi hissediyoruz.
- Avrupa Birliği belki farkında olmadan kendini Kıbrıs batağına sürüklüyor.
Abdullah Gül, genel gidişten memnun.
Avrupa Birliği ile ilişkilerin rayında gittiğine inanıyor. Reformlarda bir duraklama olmadığına dikkat çekiyor ve Türkiye’nin büyük bir ülke olduğunu ve reformların yavaş yavaş uygulanmasının doğal karşılanması gerektiğinin altını çiziyor.
Gazeteciler, Ankara’daki gelişmeler hakkında sorularla karşılaşıp karşılaşmadığını sordular. Anlaşılan, hiç kimse ağzını açmamış.
Avrupanın gündemiyle Türkiye’ninki birbirinden öylesine farklı ki, siyasi istikrar sürdükçe, bu tip olaylar kimsenin umurunda değil.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|