KÜRTLER, YEPYENİ BİR
SAYFA AÇIYORLAR...
Kuzey Irak Kürtleri tarihi bir çıkış yapıyorlar. Yıllardan beri birbiriyle savaşan Talabani ile Barzani, yaptıkları anlaşmayla, ellerine geçen son derece önemli bir olanağı kullanmak istiyorlar. Yaptıkları açıklamalara bakılacak olursa, yeni Irak’ taki yerlerini güvenceye alma çabasındalar.
Irak’ın ilerde gerçekleşecek federatif yapısında, Kuzey bölgesinin kendilerinden sorulmasını, yönetiminin de Bağdat’tan çok kendilerine bağlanması için harekete geçtiler. Vergileri toplayan, harcamaları yapan, kendi eğitim sistemine sahip, polisi ve adalet mekanizmasına sahip bir yönetim peşindeler.
Bu yönetimin bir de ordusu olması ve Kuzey bölgesinin Cumhurbaşkanına bağlı olarak hareket etmesi üstünde duruyorlar. Tabii bölgedeki petrolü de yine kendi kontrolleri altında tutmayı arzuluyorlar.
Diğer bir istekleri, nüfusları (yüzde 20) Araplara oranla çok daha az olmasına rağmen, federal hükümette, Araplarla eşit söz sahibi olmak. Örnek olarak aldıkları ülkelerden biri Kanada (Fransızca konuşanlarla ve İngilizce konuşanlar kendi bölgelerindeki yeraltı kaynaklarını ellerinde tutarlar ve Fransızlar, İngilizce konuşanlardan daha az nüfusa sahip olmalarına rağmen federal hükümette eşit oya sahiptirler) , diğeri de Bosna Hersek ve bir ölçüde Belçika.
Bu formül, Türkiye’nin de önemli katkısıyla, son 12 yıldır sürdürdükleri yaşamın bir devamı. Gerçek bağımsızlığın bir adım gerisinde ve Irak’ ta kurulmak istenen federatif yapıyı kabul eden bir yaklaşım.
Kürtlere en büyük muhalefet Irak’lı Araplardan gelecektir. Ancak Kürtler, Amerika ile hareket etmenin ve onların en sadık müttefiği olmanın avantajını sonuna kadar kullanmak niyetindeler.
Acaba başarılı olabilecekler mi ?
Son derece zor, ancak olanaksız da değil.Hedeflerine varabilmeleri, Washington’un politikalarına, Şiilerin ve Sunni’lerin genel yaklaşımlarına bağlı.
Tabii dikkate alınması gereken bir de Türkiye’nin tutumu var.
TÜRKİYE GELİŞMELERİ
NASIL ETKİLEYEBİLİR ?
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki oluşumlar üstünde eskisi kadar etkisi yok. Söz sahibi artık Washington, ancak yine de Ankara’nın yaklaşımı dikkate alınacaktır.
Kürt liderlerin de Türkiye’ye kulak vermeleri, duyarlıkları iyice anlamaları ve buna göre hareket etmeleri gerekir. Sırtını ABD’ye dayayarak, atıp tutarak bir yere varılamayacağını görmeli ve dikkatli hareket etmeliler. Zira,yönetimlerine almak istedikleri bölgede sadece kendileri değil, Türkmen’ler de yaşıyor ve Ankara Türkmenlerin haklarının korunması konusunda son derece duyarlı.
Kürtler şimdi iki seçenekle karşı karşıyalar.
Biri, ellerindeki kartları gerçek değerlerinden fazlasına kullanmak ve bölgedeki yeni gerilimlere neden olmak...
Diğeri, gerçekçi davranmak.
Gerçekçi davranmanın yolu da Ankara’dan geçiyor.
Ankara ile diyaloğu arttırmak, attıkları her adımı anlatmak ve kaygıları gidermek. Aynı zamanda, Türkmenleri saf dışı etmek yerine yönetimi onlarla paylaşmak, gerçek değerlerini vermek. Özetlemek gerekirse, barışçı yaklaşımı tercih etmek.
Bu arada Ankara’nın da genel bakışını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
Türk resmi politikası hala eski yaklaşımın izleriyle dolu. Atılan her adım hala, “Kürt Devleti kuruluyor” diye yorumlanıyor ve hemen tehditler başlıyor.
Korkularla yaşamak yerine, daha gerçekçi bir politika izlenip izlenemeyeceğini tartışmak ve karar verme zamanı gelmedi mi?
Eğer Irak’ın bölünmesi istenmiyor, bir federasyon çerçevesinde toprak bütünlüğünün korunması arzulanıyorsa, bizim de bakışımızı değiştirmemiz gerekmez mi? Bugüne kadar birçok kırmızı çizgiler çizildi, ancak tutulamadı. Büyük sözler söylendi, ancak yerine getirilemedi. Hiç değilse bundan sonra eski hatalar tekrarlanmamalı.
Önümüzdeki bu döneme sadece güvenlik açısından değil, Uluslararası gerçekleri, ülkemizin iç dengelerini ve bölgedeki dengeleri de dikkate alan bir gözle bakmalıyız. Bunu yapmak ve başarmak hiçte güç değil. Başarabildiğimiz taktirde, ülkemize gerçek barışı da getirebilmiş olacağız.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|