AKINCI VEYA SERDAR
GÖRÜŞMECİ OLABİLİRLER
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı arasındaki son tartışma artık Denktaş’ın görüşmecilik görevini sürdürmesini imkansızlaştırmıştır. Erdoğan, Denktaş ve danışmanlarının değişmesi gerektiğini açıkça gösterdikten sonra, Türk tarafı artık aynı isimlerle müzakere masasına dönemez.
Dönülse dahi inandırıcı olunamaz.
Artık önemli bir eşik geçilmiştir.
Değişiklik kaçınılmazlaşmıştır.
Daha önce de yazmıştım, tekrar edeyim:
Seçimler öncesine kadar, Rauf Denktaş’ın değişen koşullara kolaylıkla uyum göstereceğini ve seçim sonrasındaki duruma göre, yeni bir yaklaşım benimseyeceğini sanmıştım.
Rauf Denktaş, benim gibi düşünen çok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı. Seçim öncesi kampanyasında öylesine sert bir tutum aldı, Annan planının ve bu planı destekleyenleri öylesine yerden yere vurdu, AB ve ABD’yi öylesine eleştirdi ki kendini sıkı sıkıya bağladı. Seçim sonrasında da eski tutumunu aynen sürdürdü. Değişmeyeceğini açıkça gösterdi.
Ankara ise, seçim sonrasında tutum değiştirdi.
Tayyip Erdoğan masaya öylesine bir öneri paketiyle oturmak istiyor ki, Uluslararası kamuoyu (ABD ve Avrupa Birliği) Ankara’nın Annan planını temel aldığına ve ciddi şekilde çözüm aradığına inansın. Ankara inandırıcı olmak istiyor.
AB ve ABD, Ankara’nın samimiyetine inandıkları taktirde, 1 Mayıs 2004 tarihi büyük olasılıkla daha ileriye dahi çekilebilecek. Bundan dolayı Türkiye, Rauf Denktaş’ın müzakereciliğinin inandırıcı olmayacağı görüşünde.
Doğrudur.
Annan planını yerden yere vurmuş bir Denktaş şimdi çıkıp, Annan planını temel alan yeni bir projeyi savunsa dahi kimse inanmaz. Zaten bizim bildiğimiz Denktaş’ta bunu yapmaz.
YENİ SORUMLULAR
GÖREVİ DEVRALMALI...
Denktaş geçmişte hepimizin hayranlık duyduğu, saygıyla ellerimizin üstünde taşıdığımız bir insandı.
Ancak bugün koşullar tümüyle değişmiştir ve bu görevi artık yeni sorumlulara bırakmalıdır. Yeni sorumlular da, KKTC meclisinde çoğunluk (yani hükümet) oluşturanlardır. Herhalde Meclis’ten daha üstün bir organ düşünülemez. Sayın Denktaş’a görüşmecilik görevini Meclis vermiştir. Şimdi oluşacak Meclis çoğunluğu isterse, yeni bir görüşmeci atayabilir.
Böyle bir nöbet değişimi Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini yıpratmaz. Cumhurbaşkanı olarak gelişmeleri yakından izleme, denetleme ve görüşlerini açıklama imkanını elinden almaz.
Unutmamamız gereken bir başka nokta daha var. Kıbrıs sorunu, 70 milyonluk Türkiye’nin geleceğini çok yakından etkileyecek bir noktaya gelmiştir. Böyle bir aşamada bu sorun, Kıbrıs’ın kısır ve küçük iç politika çekişmelerine bırakılamaz.
GÖRÜŞMECİ DEĞİŞİKLİĞİNİ
GÖZÜMÜZDE BÜYÜTMEYELİM
Son 50 yılda Türk tarafının politikası statükoyu sürdürmek, çözüm girişimlerinden mümkün olduğu kadar kaçmak ve çıtayı her defasında yükseltmektir. Bu yaklaşım da Denktaş tarafından büyük bir başarıyla yerine getirildi. Ancak artık bu dönem bitti.
Bundan sonra çözüm gerekiyor.
Çözümün parametreleri de Ankara tarafından saptanıyor. Ankara’daki uzmanlar, nelerin gerçekleştirilmesi konusunda yeterince donanıma sahipler. Artık heyetin başındaki kişi o kadar da önemli değil. Annan planında gerçekleştirilmek istenen değişiklikler biliniyor. Pazarlık da Kıbrıs’ın iki lideri arasında değil, Uluslararası ilişkiler çerçevesinde, daha açıkçası Ankara-Atina- Brüksel-Washington dörtgeninde yapılacak. Yani olay, Kıbrıs’ı çoktan aşmış durumda...
SERDAR DENKTAŞ VEYA
MUSTAFA AKINCI DA OLABİLİR
Rauf Denktaş’ın yerine kimlerin görüşmecilik görevine atanabileceği, bir yerde bu görevin gerektirdiği donanımdan çok, yeni kurulacak hükümetteki dengelere bağlı olacaktır.
Eğer Talat-Akıncı-Denktaş üçlüsü koalisyon oluşturma konusunda anlaşmaya varabilirlerse, akla en yakın aday olarak Mustafa Akıncı veya Serdar Denktaş gelmektedir.
M.Ali Talat’ın seçim öncesindeki açıklamalarının bazı kesimleri, özellikle de Ankara’yı rahatsız ettiğini biliyoruz. Özellikle Serdar Denktaş, bu açıdan en kabul edilebilir isim olarak ön plana çıkıyor.
Serdar Denktaş’ın sınırların açılması ile ilgili anahtar rol oynaması ve Annan planı konusunda bazı çekinceleri olmasına rağmen, babası gibi katı tutum almaması ve çözüme inanması da lehine puanlardır.
Mustafa Akıncı da deneyimi ve genelde sağduyulu, uzlaşıcı yaklaşımıyla görüşmeci adayı olmaya değer bir isimdir.
YENİ YAKLAYIM VE İSİM
TÜRKİYE İÇİN AVANTAJDIR
Kıbrıs sorununun çözümü için önümüzde sadece dört ay kaldı. Uzun ve ayrıntılı mükazere olanağı yok gibi. Eğer Türk tarafı ciddi bir tutumla ortaya çıkabilir ve inandırıcı bir yaklaşım sergilerse, 1 Mayıs’ta ilke anlaşması yapılır ve nihai anlaşma 2004 sonuna kadar sarkıtılabilir. Aksi halde tren kaçar.
Uluslararası kamuoyunda Rauf Denktaş öylesine bir “çözümsüzlüğün simgesi” durumuna girmiştir ki, Türk tarafının görüşmecisini değiştirmesi dahi, kendi başına “yeni bir tutum” olarak nitelenecektir.
Böyle bir açılım, Türk tarafının inandırıcılığını arttıracak ve isteklerini tatmin edebilme yönünde, Rumlara baskıyı arttıracaktır.
Yakın tarihimizin en kritik aylarına giriyoruz. Avrupa Birliğine gitmenin gerektirdiği değişime karşı çıkanlar Kıbrıs konusunda büyük bir direnişe başlayacaklardır. Önemli olan, Başbakanın ne istediğini iyi bilmesi, tutumunda değişiklik yapmamasıdır.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|