AB, TÜRKİYE’YE
RAĞMEN TARİH VERECEK
Avrupa Birliği ile ilgili gelişmelere Brüksel’den baktığınız zaman, bambaşka bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Türkiye’den baktığınız zaman ise, durum çok farklı görünüyor.
Brüksel’deki hava, Türkiye’ye tam üyelik müzakerelerini başlatmak için bir tarih verilmesinin giderek güçleştiği şeklinde. Bundan birkaç ay öncesinde konuştuğum resmi yetkililer olsun, Türkiye’yi yakından izleyen Sivil Toplum Örgütleri veya Parlamento üyeleri olsun “Zorluklarla karşı karşıyayız. Kopenhag kriterlerini yerine getiremeyeceksiniz. Getirseniz dahi, uygulayamayacaksınız. Kararlar kağıt üstünde kalacak” diyorlardı.
Aynı insanlarla, geçen haftaki doruk toplantısı sırasında konuştum. Önemli bir bölümü de, Türkiye’ye çok eleştirisel açıdan bakıyorlardı. Ancak söylemlerinin değiştiğini gördüm. Hergeçen gün Türkiye’nin lehine tutumun yaygınlaştığını ve HAYIR demenin güçlüğünün anlaşıldığını söylemeye başladılar.
Rüzgarlar hala Türkiye’den yana esiyor. Hükümetin attığı adımlar, hergeçen gün biraz daha anlaşılıyor ve övgü dolu sözler artıyor.
“Bizi şaşırttınız” diyorlar. “Bu kadar asıldığımız için HAYIRCILARIN etkinliğinin azaldığını” ileri sürüyorlar.
Tabii bütün bu açıklamalar, Türkiye’ye mutlaka tarih verileceği anlamına gelmiyor. Ancak bu aşamada, 2004 Aralığında Türkiye’ye kesin ve açık şekilde bir HAYIR denmeyeceğini söyleyebilirim. Benim edindiğim izlenim bu... Şimdiki hava, Türkiye’ye verilecek yanıtın “EVET, ANCAK...” şeklinde olacağı ve tüm pazarlıklarında bu “ancak” kelimesinden sonra konulacak koşullara yoğunlaştığı şeklinde. Henüz kimsenin kesin bir formülü yok. Herşey, önce Kıbrıs’ta yaşanacak gelişmelere, ardından da eksiklerin tamamlanmasına ve uygulamalara bağlı.
YARGI VE BÜROKRASİDEKİ
DİRENME KIRILABİLECEK Mİ?
Gelişmelere Türkiye’nin içinden bakarsanız, AB’nin durmadan yeni isteklerle ortaya çıktığı, hatta Güney Doğu’da bölücülük yaptığı gibi bir izlenime kapılabilirsiniz. Oysa AB, ilk Katılım Ortaklığı belgesinden bu yana yeni hiçbir talepte bulunmadı. Eski sorunları yeni bir dille tekrarlamanın ötesine geçmedi.
Önümüzdeki 12 ay içinde, Türkiye’yi AB yolunda bekleyen zorluk veya engellerin en büyük bölümü içerden kaynaklanacak gibi görünüyor.
En önemli sorun, yargıda ortaya çıkıyor.
Savcı ve yargıçlarımızın bir bölümü değiştirilmiş olan yasaları ya bilmiyor veya uygulamamakta direnç gösteriyorlar.
Bunun en tipik iki örneği, DEP davasındaki Zana ve arkadaşlarının hala –adeta inatla- tutuklu yargılanmalarıdır. Yeni uyum yasaları yargıçlara bu imkanı sağlamasına, özellikle AB parlamentosunun bu konuda ne kadar duyarlı olduğu bilinmesine rağmen, eski DEP’lilerin davası tutuklu sürdürülüyor.
Diğer bir ilginç gelişme, geçen hafta Brüksel’da AB liderleri toplandıkları ve Türkiye ile ilgili kararlarını açıklayacakları gün, Van’da bir mahkemenin aldığı karardır.
Yasaların değişmesine rağmen, Van’da asılan ve dostluk kardeşlikten söz edilen Kürtçe duvar afişlerinin, Kürtçe yazılmasının ülkenin bütünlüğünü tehlikeye soktuğu gerekçesiyle toplatılması, yargıdaki karmaşayı gösteren bir diğer örnekti.
Yargıda buna benzer, daha birçok karar olmasına rağmen, Yargıtay hala harekete geçmiyor. Oysa Yargıtay içtihatlarıyla yargıçlara yol gösterebilir...
Bürokraside de önemli direnmeler var.
RTÜK’ün hazırladığı ve başbakanlıktan geri çevrilen Kürtçe yayın yönetmeliği bir başka örnek. “Yönetmeliğin içine böylesine gizli kısıtlamalar koymuşlar ki, bu şekilde çıktığı taktirde bir işe yaramayacağını anladığımız için, geri gönderip yeniden yazılmasını istedik” diyen bir yetkili, AB’den çok içerdeki direnişlerle mücadeleye zaman harcandığına dikkat çekti.
Türkiye’nin yelkenleri giderek doluyor, ancak içerdeki dirençler dışardaki Türk aleyhtarlarının çok işine yarıyor.
Her gelişme anında Brüksel’e yansıyor ve hemen çarklar işlemeye başlıyor. Türkiye’ye tarih verilmesini isteyen çevreler de, ellerindeki gerekçelere bu unsurları hemen ekliyorlar.
Ankara’nın işi kolay değil.
Hem içerden, hem de dışardan gelen kışkırtmaları kontrol altında tutmak giderek zorlaşıyor.
Ancak herşeye rağmen, Türkiye 2004 Aralığına adım adım yaklaşıyor...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|