AA’NIN KIBRIS
GAFINDAN KİM SORUMLU?
Geçen hafta Türkiye’nin tepesi attı.
Dışişleri Bakanından siyasilere, Denktaş’tan birçok başyazar ve köşe yazarına kadar son derece sert –kimi zaman hakarete varan- tepkiler çıktı.
Olay, AB Komisyonu başkanı Verheugen’in Belçika Senatosunda yaptığı bir konuşmanın AA tarafından yayılmasıydı.
AB’ye sempatiyle bakanlarımıza dahi “Olmaz artık bu kadarı” dedirten bir konuşmaydı.
Haber, devletin resmi Anadolu Ajansı tarafından yayınlandığı için kimse kuşkulanmadı. Resmi tepkileri (özellikle Dışişleri Bakanı Gül’ün sert açıklaması), resmi olmayan tepkiler izledi. Tabii başta Denktaş olmak üzere, AB karşıtı cephe bu fırsatı kaçırır mı? “İşte AB’nin gerçek yüzü” diye müthiş bir kampanya açıldı. Verheugen, yerden yere vuruldu. Hakaret dolu suçlamalar yapıldı.
Kısa bir süre sonra hepimizin yüzü kızardı. Zira AA haberinin doğru olmadığı ortaya çıktı. Ya bir tercüme hatasıydı veya maksatlı çarpıtılmıştı.
Önce, AB komisyonu tam metni yayınladı. İnanmadık. Ardından, Cuma günü Dışşileri bakanlığı, Brüksel’deki Türk daimi delegasyonundan gelen Almanca tam metni yayınladı.
Verheugen’in daha önceden defalarca okuduğumuz Kıbrıs eleştirilerinin dışında yeni hiçbirşey yoktu. İşin asıl vahim tarafı, resmi tepkilere neden olan, gazetelere manşet, yorumlara konu edilen o en yaralayıcı cümleler yoktu.
BUNUN HESABINI
KİM VERECEK?
Anadolu Ajansı, resmi bir organ olarak Türkiye’yi küçük düşürmüştür. Bu haberiyle, Türk hükümetini yalan bir habere tepki gösteren, acul hareket eden insan topluluğu durumuna sokmuştur.
Şimdi merak ediyorum.
Acaba bu büyük gafın hesabı sorulmuş mudur?
Sorulmuşsa ne yapılmıştır?
Uygar ülkelerde böylesine bir hatanın sorumluları istifa ederler veya ettirilirler.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|